Savaşa ve tecride karşı tek ses

  • 09:10 2 Mayıs 2024
  • Emek/Ekonomi
 
Öznur Değer
 
ÊLIH - 1 Mayıs İşçi Bayramı dolayısıyla Êlih’te düzenlenen mitinge katılan 7’den 70’e binler savaş ve kölelik koşullarına karşı özgürlüğü savunurken, düzenin değişmesi gerektiğinin de mesajını verdi. 
 
Emeğin maddi formlara büründürüldüğü ancak maddi emeğin de sömürü zincirinde kaybolduğu kapitalist modernitenin işçi ve emekçiyi hapsettiği yaşam, köleliğin ta kendisidir. Kapitalizmin kar ve sermaye hırsına kurban edilen ve ucuz iş gücü olarak kabul gören Orta Doğu ülkelerinin tamamında emekçiler ve işçiler adeta karın tokluğuna çalıştırılıyor. Önce iktidarın ardından ise patronun kölesi haline getirilen işçiler ve emekçiler bu duruma isyanlarını 1 Mayıs alanlarından dün bir kez daha haykırdı.
 
Varlığı inkâr edilen bir ulusun ilk haykırdığı özgürlüğü oldu
 
“Kapitalist yıkıma, işsizliğe, yoksulluğa karşı birleşelim” şiarıyla gerçekleşen Êlih bölge mitingine, Mêrdîn, Amed, Sêrt, Semsûr, Şirnex, Riha olmak üzere Kurdistan’dan binlerce emekçi bayrakları, önlükleri, sendika damgalı şapkalarıyla katıldı. Her ne kadar mevcut düzene bir başkaldırı ise de miting alanında olmak, varlığı inkâr edilen bir ulusun emekçilerinin ilk haykırdığı iradeleri ve özgürlükleri oldu. PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde derinleşen tecridin kaldırılarak özgürlük koşullarının sağlanması ile TSK’nin bugün başta Metina bölgesi olmak üzere Kurdistan topraklarında başlattığı imha saldırısının son bulması haykırılan ilk taleplerden. Elbette bunların doğurduğu işsizlik, açlık, yoksulluk, kadın kırımı gibi hayatı yaşanılmaz hale getiren ve toplumun büyük oranını ölüme sürükleyen etkenlere karşı da tek ses yükseldi. Sermayedarlara, rantçılara, sömürü zihniyetine karşı emeği savunan binlerin mücadele ve direnişi alandaki hâkimiyetini korudu.
 
Küçük direnişçiler
 
Çoğu emekçinin, toplumun geleceği olan çocukları ile katılması çocukların geleceğine sahip çıkmasını simgelerken, ülkede yönetim sisteminin geleceğin inkârı üzerine kurulduğuna da işaret. Yaşamı bir bütün sömürülen, eğitimden sağlığa yaşamın tüm alanlarına kadar yaşam alanları daraltılan çocuklar da bir isyan çığlığı olarak alandaki yerini aldı. Belki anne babaları kadar idrak edemeseler de savaş koşullarının sonuçlarını sistemin, çarpık düzenin elbette ki farkındaydı.
 
Ve elbette bir de içler acısı farklı bir tablo da vardı alanda. Sisteme karşı ses olmak için alanda yer alan anne ve babalarının yanında olan çocukların yanı sıra bir de alanda sistemin dayattığı açlık politikası sonucunda çalışmaya sürüklenen “simitçi çocuklar” vardı. Sömürüye karşı emeğinin değerinin haykırıldığı alanda çocuk sömürüsünün emsalini görmek haykırış perdesinin daha da yükselmesi gerektiğinin göstergesi.
 
Toplumsuz bir yaşama toplumsal yanıt
 
Sloganları, zılgıtları, halayları, taşıdıkları pankartları ile direniş gösteren binlerce kişi, geleceği geleceksizleştirmeye çalışanlara, güneşi karartıp karanlığa hapsetmeye çalışanlara, kapitalist duygularla bencillik ve bireycilik aşılamaya çalışanlara, toplumsal değerleri yok ederek toplumsuz bireyler yaratmaya çalışanlara, kadınları, çocukları metalaştırmaya çalışanlara, ucuz iş gücüyle sermayedarları devşirmeye çalışanlara karşı net bir duruş sergiledi.
 
Polis tacizine karşı net duruş
 
Emekçilerin alanda olduğu, taleplerini haykırdığı ve düzene başkaldırdığı bir günde elbette ki polis tacizinin ve olmaması beklenemez. Kilometrelerce yol gelen binlerce insanın saatlerce ve defalarca GBT bahanesi ile durdurulması, geldikleri araçların “yanlış yerde durdunuz”, “yolcu sözleşmesi yok” gibi absürt ve manasız gerekçelerle binlerce TL’lik cezalar kesilmesi psikolojik baskının birer örneği. Tüm bu politikalara rağmen alana kadar gelen ve alandaki kararlılığını gösteren emekçiler iktidara bir kez daha yanıt vermiş oldu: “Bu düzen değişecek.”