‘Aysel Doğan'ın sahiplenilmesi haklılığın ve kararlılığın gücü’

  • 23:03 16 Mayıs 2022
  • Güncel
 
HABER MERKEZİ - Aysel Doğan'ın cenazesine yönelik gerçekleştirilen saldırıya işaret eden yeğeni Pınar Mansuroğlu, cenazenin sahiplenilmesine dair, "Ölümüne sahiplenilmesi haklılık duygusu ve kararlılıktan gelen bir güç" değerlendirmesinde bulundu.
 
Ölüye Saygı ve Adalet İnisiyatifi, Almanya'da 11 Mayıs günü yaşamını yitiren Barış Grubu üyesi Aysel Doğan'ın cenazesine yönelik saldırıyı da içine alan  "Ölüye Saygı ve Adalet Mücadelesi" başlıklı çevrimiçi panel düzenledi. Gazeteci Abdurrahman Gök'ün kolaylaştırıcılığını yaptığı panelde Aysel Doğan'ın yeğeni  Pınar Mansuroğlu, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu,  Gazeteci Gökçer Tahincioğlu, Demokratik Alevi Derneği (DAD) Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan, Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİAY-DER) Kurucusu Yusuf İnal konuşmacı olarak yer aldı.
 
'Ebu Akile için ses çıkaranlar Aysel Doğan için ölü taklidi yaptı'
 
Panelin açılış konuşmasını yapan Abdurrahman Gök, son süreçte cenazelerine dönük saldırı ve gömülme hakkı engellenenleri sıraladı. Geçtiğimiz günlerde İsrail polisleri tarafından katledilen Gazeteci Şirin Ebu Akile’nin cenazesine yönelik saldırıya değinen Abdurrahman, "Ebu Akile için ses çıkaranlar Aysel Doğan için ölü taklidi yaptı ya da onay verdi" diyerek ayrımcılığa değindi. Abdurrahman, daha sonra Aysel Doğan'ın yaşam hikayesinden kısaca söz etti. 
 
'İlk defa gıyabında rızalık alındı'
 
Panelde ilk sözü alan Pınar Mansuroğlu, öncelikle Aysel Doğan'ın cenazesine yönelik saldırıya dikkat çekti. "Teyzemi ölümüne sahiplenen tüm insanları ve Kürdistan halkını selamlıyorum" diyerek söze başlayan Pınar, "Ailesi olarak gurur duyduk, başımız biraz daha dikleşti bu anlamda tesellimiz daha güçlü" dedi. Aysel'in cenazesine yönelik saldırının yanı sıra inancına uygun bir şekilde evin önüne götürüp rızalık alınmasının da  engellendiğini aktaran Pınar, " Rızalığı veren pirimiz ağladı. İlk defa birinin  gıyabında rızalık alındı" ifadelerini kullandı.
 
'Gücünü haklılığından alıyor'
 
Aysel'in uğurlanması sırasında kitlenin polis saldırısına rağmen kararlı duruşuna değinen Pınar, "Ölümüne sahiplenilmesi haklılık duygusu ve kararlılıktan gelen bir güç. Gücünü bir TOMA'ya, füzeye bağlamıyor;  çırılçıplak bir beden ve haksızlık karşısında 'Ben bun kabul etmiyorum' diyen iradeye dayanıyor. Bunun kırılabileceğini düşünmüyorum. Bence devlet de düşünmüyor ama bu politikadan besleniyor" dedi. Şirin’in cenazesine yönelik saldırıyı da hatırlatan Pınar, "Bu haksızlığı yaşatanlara karşı bizim bulunduğumuz coğrafyada bir çok ses yükseldi. Neden birine ses çıkarılırken diğerine ses çıkarılmıyor? Dünkü saldırıya ilişkin düşman hukuku kavramını kullanmayacağım, bunun içinde hukuk var. Dün yaşananların içinde saf kötülük ve düşmanlık vardı. Bunun siyasi ve hukuksal anlamda hakkının aranmasını talep ediyorum" şeklinde konuştu.
 
Aysel Doğan'ın son günlerinde  Urfa'da “Adalet Nöbeti”nde olan Emine Şenyaşar'ın eylemi  ile ilgili sohbet ettiklerini aktaran Pınar, "Emine anne şahsında teyzem ‘Kürt kadını direngendir’ demişti"  diye ekledi. 
 
'Soykırım coğrafyasında yaşıyoruz’
 
Ardından söz alan Eren Keskin, Aysel Doğan'ı tanıdığı için çok gururlu olduğunu belirtti. Aysel'in tüm hayatını hiçe sayarak barış talebiyle  Türkiye'ye geri döndüğünü kaydeden Eren, sözlerine şöyle devam etti: " Cenazeye yapılan saldırıya yönelik bu cüreti, Filistinli gazetecinin İsrail devletinin şiddet politikası sonucu ölmesine yüksek sesle karşı çıkanların Aysel Doğan'ın cenazesine saldırıya yönelik sessizliğinden buluyorlar. Biat etmeyen yüzde 15'lik kitleyiz biz. İsrail'de benzerliklerden çok bahsediliyor ama İsrail'de çok büyük bir barış hareketi var ama maalesef ki biz de bu gerçekleşmiyor. Bir soykırım coğrafyasında yaşıyoruz. Maalesef bu zihniyet hala bu coğrafyada tartışılmıyor. Bizim temel sorunumuz bu. 1989'dan beri insan hakları alanındayım. 90'lı yıllarda göğüsleri kesilen kadın gerillaların otopsilerine katıldık.  Biz toplu mezarlara gömülmüş insanların kemiklerini ailelerin elleri ile topladığına şahit olduk. Aysel Doğan'a yapılan saldırı bunların devamı. Ölüsüne saygısızlık yapılan o kadar çok kesim var ki. Örneğin kadınlar. Bugün yine bir kadının ölüsüne saygısızlık yapıldı. LGBTİ+'lar, Kürtler, Ermeniler, Rumlar, Yahudiler görünmez olarak yaşamaya zorunlu bırakılmış tüm insanların cenazelerine haksızlık yapıldı ve maalesef ki devam ediyor."
 
'Yüzde 15'in çoğalması gerekiyor'
 
Uluslararası hukukta ölüye saygısızlığın suç olduğuna yer veren  Eren, "Özellikle insancıl hukuk belgelerinde ölüye saygı düzenleniyor. Cenevre Savaş Hukuk Sözleşmesi'nde var. Türkiye bunun tarafı. Ama maalesef Türkiye altına imza attığı bir çok sözleşmeyi ihlal ediyor. AB ülkeleri imza ortağı olan Türkiye'ye karşı sırf sığınmacı politikaları nedeniyle denetim mekanizmaları uygulanmıyor. Bütün insanlık suçlarına ortaklık ediyor. Ölüsüne saygısızlık yapılan o kadar çok kesim var ki ve bizim ölülerimize karşı o kadar borcumuz var ki; işte Aysel Doğan da borucumuzu çoğaltan kadınlardan biri oldu. O nedenle mücadele etmemiz gerekiyor. Yüzde 15'in çoğalması gerekiyor" ifadelerini kullandı.
 
'Bu coğrafyada toplu mezar gerçeği var'
 
Gazeteci  Gökçer Tahincioğlu ise Aysel Doğan'ın yakınlarına başsağlığı dileyerek sözlerine başladı. Cenazeye saldırının Antik Yunan'dan bu yana ölü bedenler üzerinden bir cezalandırma yöntemi olarak kullanıldığına dikkat çeken Gökçer, “Kendi meslek hayatımda bunun birçok örneğine tanıklık ettim. 12 Eylül pratiklerini de biliyoruz. Devletin idam cezası vererek ailesi tarafından defnedilmesine izin vermediği, kıyafetleri ile defnedilenleri biliyoruz. Toplu mezarlar gerçeği var bu coğrafyada. Bu ülkede kargo ile cenazeler gönderiliyor" dedi.
 
'Hiçbir dinde yeri yoktur'
 
DİAY-DER Kurucusu Yusuf İnal da Aysel'in yaşarken zalimlerin yüzüne, "siz zalimsiniz" dediği ve direndiği için cenazesine yönelik saldırının gerçekleştiğini belirtti. Yusuf, "Bedene hakaret hiç bir dinde yoktur. Kürt halkına bu kadar zulmü yapanları hangi kitabe affedecek. Hiçbir canlıya hakaret, kimyasal silahla katletme hiçbir dinde yoktur. Bizler de adaleti istiyoruz. Aysel Tuğluk'un  annesinin cenazesine de Aysel Doğan'ın cenazesine yapılanlar canavarlıktır. Türkiye ve diğer ülkelerin Kürt sorunun çözümü için attıkları bir adım yoktur. Ve onları destekleyenlerde onlar gibidir. İnsani değerlere sahip çıkalım" çağrısında bulundu.
 
'Cenaze araçları verilmedi'
 
HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu kişinin öldükten sonra tüm topluma emanet olduğunu belirterek, şunları söyledi: "Bundan kaynaklı biri yaşamını yitirdiği zaman omzumuzda taşırız. Ölüye saldırı, saldıranın kendisi muktedirdir. Bu ülkede yüzlerce insanın uzuvları kesildi, asit kuyularında bedenleri yok edildi. Çatışmalarda yaşamını yitirenlerin cenazelerinin bulunduğu Garzan Mezarlığı tahrip edildi kemikler alındı Kilyos Mezarlığı'na taşındı. Yıllardır aileler büyük bir acı çekiyor. Maalesef ki bu cahiliye anlayışlar devam ediyor.  Geçtiğimiz günlerde yakın tarihte devletin cezaevinde bir çok ihmalden dolayı ya da kasıttan dolayı hayatın kaybeden mahpuslar oldu. Cenaze aracı verilmedi, cenazesine hakaret edildi, imam yıkamadı, kefenlenmedi, toprağa konulurken eşlik etmedi. Bunlar insanlık suçları ve en dibe vurmuş haller."
 
Son olarak konuşan DAD Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan, Aysel'in tüm Kürt kadınları gibi ömrünü mücadeleye adadığını kaydetti. Kadriye, "Aysel onurlu mücadelesiyle hep yüreğimizde yaşayacaktır. Aysel yaşamını yitirdiği ülkede büyük bir törenle uğurlandı. Daha sonra getirildiği memleketinde ise devlet devreye girdi ve cenazeye zulüm yapıldı. Türkiye Cumhuriyeti geçmişten gelen Alevilere yönelik bıkmadan usanmadan katliam ve zülüm uygulamaktadır. Türkiye'de insanları ötekileştirme politikalarından kaynaklı, insanların birbirine yönelik hassasiyetleri bitiyor. Bunu Türkiye'nin iktidarında da muhalefetinde de görüyoruz" dedi. 
 
Kadriye, ülkede iktidara gelmek isteyen kişilerin cenazelerine yapılan zulme sessiz kaldığına dikkat çekerken, "Bu da sahtekârlıktır. Devlet yapısı Alevi inancında zulüm olarak anılıyor. Ülkede yaşananlar hukuksuz , zulüm, adaletsizlik ve talan ile doludur. Türkiye’de  şu an bir savaş durumu söz konusu, ancak ne yurt içinde ne de dışında buna ses çıkarılmıyor.  Aysel Doğan bu ülkenin özgürlük şehididir. Tüm saldırı ve krizlere karşı neler yapmalıyız, bunu düşünmek gerekiyor" şeklinde konuştu.