Medyanın şiddeti meşrulaştırması Meclis’e taşındı

  • 14:40 9 Mayıs 2024
  • Siyaset
 
ANKARA - DEM Parti Wan Milletvekili Gülderen Varlı, kadına yönelik şiddetin medyada detaylandırılarak yer alması ve meşrulaştırılmasını Aile Ve Sosyal Hizmetler Bakanına sordu. 
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Wan Milletvekili Gülderen Varlı, medyada kadına yönelik şiddetin detaylandırılarak anlatılmasına dair Meclis araştırması istedi. Gülderen, ayrıca aynı konu kapsamında Aile Ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özedemir’in yanıtlaması için soru önergesi verdi.
 
‘Şiddet kamusal bir meseledir’
 
Meclis Araştırması talebinin gerekçesinde, başta Birleşmiş Milletler Kadına Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) olmak üzere hem ulusal hem de uluslararası yasal belgelerle korunan kadına yönelik şiddetin, hukuki ve kamusal niteliğe sahip bir mesele olduğuna dikkat çekildi. Televizyon programlarında işlenen kadına yönelik şiddet olaylarının, cinsiyet eşitsizliğini ön planda tuttuğuna dikkat çekilen önergenin gerekçesinde şöyle denildi: “Fiziksel şiddetin de ön planda tutulduğu programlarda  psikolojik, cinsel, ekonomik ve sosyal şiddet türleri de şıkça işlenmektedir. 1993 yılında BM Genel Kurulu kadınlara yönelik şiddetin ortadan kaldırılması bildirgesi ile hem kamusal hem de özel alanda kadına karşı uygulanan şiddetin önlenmesi ve cezalandırılması için devletleri sorumlu kılmaktadır. Ancak Türkiye de televizyonda gösterilen ve uyarlama yapılan programlarda, kadın mücadelesi ve güçlü kadın profili yerine şiddet gören kadın profili kullanılmakta ve şiddet içerikli programlar yer almaktadır.”
 
Medyanın şiddetin artmasındaki rolü 
 
Önergede, medya organlarının şiddetin artmasında etkili olduğu ve şiddet biçimlerini detaylandırarak izleyiciye sunarken bunu yaydığı belirtildi. Önergenin devamında şu ifadeler yer aldı: “Şiddetin artmasında etkili olan televizyon programları, gündüz kuşağında yer alan programlar uzun saatlerce kadına yönelik şiddeti, şiddetin çeşitli türlerini detaylandırarak anlatmakta ve adeta bir meta haline getirmiş durumundadır. Medyanın, şiddettin her türlüsüne farkındalık oluşturulması gerekirken medyada şiddet olaylarının detaylı anlatılması ve canlandırılması yapılmaktadır. Türkiye’de binlerce insanın izlediği programlarda şiddet türleri ilgi çekici hale getirilmektedir. Çoğu programda istismara uğrayan kişinin adı, yaşı, adresine kadar bilgileri apaçık bir şekilde milyonlarca kişiye sunularak hedef gösterilmekte ve tekrar tekrar şiddete uğramasına sebebiyet verilmektedir.”
 
Gülderen, bu kapsamda Bakana şu soruları yöneltti:
 
* “Türkiye de televizyonda gösterilen ve uyarlama yapılan programlarda, kadın mücadelesi ve güçlü kadın profili yerine şiddet gören kadın profili kullanılmasına ve şiddet içerikli programların yer almasını önlemeye ilişkin herhangi bir çalışmanız var mı?
 
*Gündüz kuşağında televizyondan tüm evlere yansıtılan sanal şiddetin farkında mısınız? Buna ilişkin bakanlığınızca yapılan herhangi bir çalışma var mı?
 
*Sanal medya üzerinden kadınlara hakaret ederek taciz içerikli paylaşımlar yapan kişilere ilişkin yapılan herhangi bir incelemeniz var mı?
 
*DEM Parti’nin tüm kadınlarına televizyon ekranından hakaret eden Avukat Havva Köse hakkında herhangi bir inceleme başlatıldı mı?
 
*Kadına yönelik şiddetin her detayıyla yansıtıldığı programlarda şiddetin nasıl yapılacağının gösterdiğinin farkında mısınız?
 
*Şiddeti meşrulaştıran ve yansıtan programlar yerine neden şiddete karşı farkındalık oluşturan programlar ekranlarda yer almamaktadır? Bunu hiç düşündünüz mü?
 
* Güçlü, çalışan ve mücadele eden kadın yerine öfkeli, işsiz ve şiddet gören kadın profillerinin bütün ekranlarda yansıtıldığının farkında mısınız? Buna ilişkin aldığınız ya da alacağınız önlemler nelerdir?
 
*Her gün kadın cinayetlerinin yaşandığı Türkiye de televizyonların gündüz kuşağında kadını kadınla karşı karşıya getiren ve nefret söylemlerini karşılıklı kullanılmasına müsaade eden programlara ilişkin bakanlığınızca aldığınız önlemler nelerdir?"