'Kadınlardan, tecavüze uğrarken delil tutmasını isteyen bir yargı var!'

  • 09:05 16 Mayıs 2022
  • Hukuk
Öznur Değer
 
ANKARA - Eda Nur Kaplan’a tecavüz ederek intihara sürükleyen faillerin beraat etmesini değerlendiren Avukat Çisel Demirkan, "Kolluk ve incelemedeki yetkililer ona inanmış olsa ve gerekli incelemeleri yapmış olsalardı, biz bugün beraatı konuşmuyor olacaktık" dedi. Çisel, iki tecavüz failinin dışarıda olduğunu belirterek mücadeleye devam edeceklerini söyledi.
 
Ankara’da Eda Nur Kaplan'a tecavüz ederek, 7 Ağustos 2021’de intihara sürükleyen Yusuf Güzelyurt ve Mehmet Ardıçoğlu'nun “nitelikli cinsel saldırı” suçundan yargılandığı davanın karar duruşması 13 Mayıs’ta Ankara 12'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. “Devletimizin ve yargımızın adaletine güveniyoruz” diyen tecavüz failleri mahkemece beraat ettirildi. Beraat ettirilen failler, avukatları tehdit etti. 
 
Duruşma sonrasında failler tarafından tehdit edilen Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği adına davaya müdahil olan Avukat Çisel Demirkan, verilen yargı kararını değerlendirdi.
 
‘Kolluk Eda Nur’a inansaydı beraatı konuşmuyor olacaktık’
 
Çisel, kovuşturma sürecinin titizlikle yürütüldüğünü ancak diğer kadın katliamı davaları ile çocuk istismarı davalarında olduğu gibi kolluk ve savcılık tarafından yürütülen soruşturma aşamasının yetersizliğine dikkat çekti. Emniyet ve savcılık aşamasında toplanması gereken delillerin toplanmadığını ifade eden Çisel, “Yapılması gereken incelemeler eksik ya da hatalı yapılıyor. Diğer birçok dosyada olduğu gibi Eda Nur dosyasında da beraatın önünü açan en büyük neden buydu. Soruşturma sürecindeki evrak eksikliği, inceleme eksikleri, delil yetersizlikleri kararın önünü açtı. Çocuk ihbarı ilk yaptığında alkol oranına, tecavüze ilişkin diğer bulgulara detaylı olarak bakılsaydı, Eda Nur, ‘Kimse bana inanmıyor, siz benim hakkımı yerde bırakmayın’ demezdi. Kolluk ve incelemedeki yetkililer ona inanmış olsa ve gerekli incelemeleri yapmış olsalardı, biz bugün beraatı konuşmuyor olacaktık” sözlerine yer verdi.
 
‘Kadın nasıl delil tutsun?’
 
Nitelikli cinsel saldırı suçunun belirli kuralları ve kapsamı olduğunu kaydeden Çisel, kanunların bu konuda yetersiz olduğunu söyledi. “Biz hala kadına veya çocuğa cinsel istismara uğradığı zaman ‘delilin yok’ diyoruz” sözleriyle kanunları eleştiren Çisel, “Kadın nasıl delil tutsun? Bu kapsamda incelendiği için yeterli sonuç elde edilemiyor. Çocuk başından beri ‘Ben alkollüydüm, karşı koyamadım, engel olamadım’ diyor. Ama gelen raporlarda, ATK raporlarında da karşı koyamadığı, engelleyemediği bu nedenle vücudunda darp, kesik olmadığını belirten raporlar. Eda Nur, zaten karşı koyamadığını söylüyor, siz nasıl bir şey bekliyorsunuz? Gelen raporlar böyle olunca suç da yerini bulmamış oluyor” şeklinde konuştu.
 
‘18 yaşında bir kız tecavüze uğradı!’
 
Yargı kararının zihniyet meselesiyle alakalı olduğunun altını çizen Çisel, kararın "ülkenin getirildiği nokta ve yobaz zihniyetle ilgili olduğunu" kaydetti. Ülkede hala kadının kıyafetinin, kahkahasının konuşulduğu için kararların bu şekilde verildiğini dile getiren Çisel, “Tecavüz sanıkları hala kadının ne giydiği hakkında beyanda bulunuyor. Çok rahat bir şekilde ‘O gün ne giydiğini görseydiniz bunun ne kadar makul bir süreç olduğunu anlardınız’ diyebiliyor korkmadan, çekinmeden. 18 yaşında bir kız tecavüze uğradı! Bunu hala göz önünde bulundurmuyoruz. Ve kimse ona inanmadığı, yalnız kaldığını düşündüğü için intihar etti ama biz mahkemelerde o saatte niye orada olduğunu, ne giydiğini konuşuyoruz” ifadelerini kullandı.
 
‘Tecavüze uğrarken biz kadınlar kanıt tutulmasını bekliyoruz’
 
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin ardından Meclis’te yeni bir yargı paketinin İstanbul Sözleşmesi yerine konularak yürürlüğe konmaya çalışılmasını da eleştiren Çisel, “Bir yargı paketi getirildi ama hiçbiri İstanbul Sözleşmesi’nin yerini almayacak. İstanbul Sözleşmesi’nin yeterli olmadığı o kadar çok yer var ki biz ona bile sahip çıkamıyoruz. İstanbul Sözleşmesi ile ilgili karar düzeltilmeden, kadına ve çocuğa yönelik şiddet, tecavüz ve istismarın önüne geçecek detaylı kanunlar, düzenlemeler getirilmeden bu işin sonu gelmeyecek. Tecavüze uğrarken biz kadınlar kanıt tutulmasını bekliyoruz. Böyle bir yargılama olabilir mi?” diye sordu.
 
‘Biz bir insanın elinden nefes alma hakkını aldık’
 
Devletin Eda Nur gibi “Çocuk Esirgeme Yurdu’ndan henüz çıkan çocukları koruyamadığına işaret eden Çisel, bu çocuklara herkes gibi imkan tanınmadığını belirtti. Çocukların yurtlarda eğitim aldığının iddia edildiğini sözlerine ekleyen Çisel, “Çocuklar 18 yaşında hiçbir şeyleri olmadan sokağa atılıyorlar. Bu kadar kötü ve gerici bir toplumda bu çocukların bu kadar zorluk içinde hayatta kalmalarını bekliyoruz. Sonra da her davranışını ‘Zaten bunlar yurt çocuğu’ diye yargılıyoruz. Değiller, bunlar bizim çocuklarımız. Bizim sahip çıkmadığımız çocuklar. Bu çocukların başına ne geliyorsa hepsinin sorumlusu biziz, toplum. Biz bu çocukları o noktaya itiyoruz. Bu çocukların ne suçu olabilir ki? Eda Nur gencecik, pırıl pırıl bir çocuktu. Belki çok güzel şeyler başaracaktı. Biz bir insanın elinden nefes alma hakkını aldık. Bunun sonucunda da mahkeme beraat verdi ve iki tane tecavüzcü dışarıda. Bitti mi, hayır bitmedi. Bitmeyecek de. Biz mücadele etmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
 
‘Kadını savunuyorsan mutlaka tehdit edilirsin!’
 
Faillerin yargı kararının ardından duruşma salonundan çıkarılırken dört kadın avukatı tehdit ettiğini ifade eden Çisel, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Biz bu tehditlere o kadar alıştık ki artık umursamıyoruz. O kadar kanıksadık ki bu tehditleri, kadını savunuyorsan mutlaka tehdit edilirsin! Kadını zaten dövmüş, tecavüz etmiş, baskılamış ve sen onun yerine direnç oluşturduğun için saldırı sana yöneliyor. Tehdit ediliyorsun, darp ediliyorsun, hakaretlere uğruyorsun. Kadın avukatı olmak demek artık bu demek. Bundan sonraki süreç İstinaf süreci. Bu dosyayı üst mahkemeye taşıyacağız. Biz yargı kanallarıyla bu işin devamını getireceğiz. Boyun eğmeyeceğiz. Direneceğiz. Ta ki Eda Nur’un failleri cezalandırılıncaya kadar.”