Gazetecilerin tahliye talepleri reddedildi

  • 16:00 30 Mayıs 2023
  • Hukuk
AMED - Ümit Akbıyık adlı açık tanığın beyanlarıyla tutuklanan gazeteciler ve beraberindeki diğer tutukluların görülen ara duruşmasında tahliye talepleri reddedildi.
 
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açık tanık Ümit Akbıyık'ın ifadeleri doğrultusunda başlatılan soruşturma kapsamında 25 Nisan’da Amed merkezli 21 ilde gözaltı operasyonları yapıldı. Amed’de yürütülen soruşturma kapsamında haklarında gözaltı kararı verilen 216 kişi arasında gazeteciler, avukatlar ve sanatçılar da vardı. Gözaltına alınanlardan Muhittin Muhuç ve Adile Salman adli kontrol kararıyla serbest bırakılırken, Avukat Şerzan Yelboğa ise tutuklandı. 
 
Ayrıca soruşturma kapsamında 25 Nisan'dan bu yana gözaltına alınan en az 191 kişiden 52'si tutuklandı, 139 kişi ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Tutuklananlar arasında ajansımız muhabiri Beritan Canözer, Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Abdurrahman Gök ile gazeteciler Mehmet Şah Oruç, Remzi Akkaya ve Mikail Barut ile 4 avukat bulunuyordu.
 
Avukatların müvekkillerinin tutukluluk durumuna yaptığı itiraz üzerine 5 Mayıs’ta Diyarbakır 4’üncü Sulh Ceza Hakimliği’nde ara duruşmaları görüldü. Duruşmada gazeteciler, avukatlar ve tutuklu bulunan yurttaşlar ve siyasetçiler Ses Görüntü ve Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden bağlandı. 
 
‘İlkeler ihlal edildi’
 
Avukatlar Özüm Vurgun, Şerzan Yelboğa, Burhan Arta, Serhat Hezer’in avukatları, “Daha önce ayrıntılı olarak soruşturma ve sorgu aşamasında beyanlarda ve itirazlarda bulunduk. Bunları aynen tekrar ederiz. Avukat mesleği sır saklama yükümlülüğü ve vekâlet ilişkisini kapsamaktadır. Soruşturma yürütülürken meslektaşlarımızın bu ilkeleri ihlal edilecek şekilde soruşturma yapılmaktadır. Yine Avukatlık Meslek Kanunu gereğince mesleki faaliyet yürüten meslektaşlar hakkında soruşturma izni alınmaksızın soruşturma yürütülmüştür. Bu da usulü bir ihlaldir. Dosya kapsamında açık tanık Ümit Akbıyık’ın verdiği beyanlar hukuki menfaat elde etmek için verilmiştir. Ayrıca beyan içeriklerinde bahse geçen toplantı ve yönlendirmelere ilişkin herhangi bir delil yoktur. Tek bir itirafçı beyanı üzerinden tüm avukatlar örgüt faaliyetleri yürüttüklerine ilişkin yargılanmaktadır. Ancak bazısı tutuklanmış, bazısı adli kontrol altına alınmıştır. En azından dosya içerisinde adil bir uygulama yapılması gerekmektedir. Bu nedenlerle öncelikle adli kontrol hükümleri uygulanmaksızın serbest bırakılmasını Hakimlik aksi kanaatte ise adli kontrol hükümleri uygulanmak suretiyle serbest bırakılmasını talep ederim” dedi.
 
‘10 yıldır gazetecilik yapıyorum’
 
Tutuklu bulunan ve duruşmaya katılan muhabirimiz Beritan Canözer, önceki beyanlarını aynen tekrar ettiğini, açık tanık Ümit Akbıyık’ın tek bir beyanı üzerine tutuklu olduğunu söyledi. Bu beyanı da gazetecilik mesleğiyle ilgili olduğunu ifade eden Beritan, “Bu mesleği on yıldır yapıyorum. Gazetecilik suç değildir. Ortada bir suçlama yoktur. Beyanları kabul etmiyorum. Bu nedenlerle öncelikle adli kontrol hükümleri uygulanmaksızın serbest bırakılmamı, Hakimlik aksi kanaatte ise adli kontrol hükümleri uygulanmak suretiyle serbest bırakılmamı talep ederim” savunmasında bulundu.
 
Diğer tutuklu gazeteciler Mehmet Şah Oruç, Abdurrahman Gök, Mikail Barut ve Remzi Akkaya ve Dersim’de çatışmada yaşamını yitiren oğlu Agit İpek’in cenazesi kendisine kargo ile teslim edilen anne Halise Aksoy ile kızı Mizgin Karataş ve diğer tutuklular önceki beyanlarını tekrar ettiklerini, bu nedenlerle öncelikle adli kontrol hükümleri uygulanmaksızın serbest bırakılmalarını, Hakimliğin aksi kanaatte adli kontrol hükümlerinin uygulanmak suretiyle serbest bırakılma talebinde bulundular.
 
Savunmaların ardından hakimlik yapılan inceleme neticesinde Burhan arta, Şerzan Yelboğa, Serhat Hezer ve Özüm Vurgun’un avukat olduğu, avukatlık görevleri sebebi ile sürekli olarak avukatlık faaliyetlerinin icrası amacıyla adliye içerisinde bulunduklarını belirtti. 
 
Hakimlik yaptığı tutukluluk incelenmesinde şu ifadelere yer verdi: 
 
“Avukatların müdafilerinin beyanlarından fiilen aktif olarak avukatlık faaliyetlerini halen yürüttükleri… Bu hali şüphelilerin avukat olmaları sebebiyle delilleri karartma ve kaçma ihtimallerinin diğer şüphelilere nazaran daha az olduğu... Yine avukatların tutuklu bulunduğu süre, dosyadaki delillerin büyük ölçüde toplanmış olması gözetildiğinde tutukluluktan beklenen faydanın sağlandığı... Avukatların sosyal ve mesleki durumları da göz önüne alındığında bu aşamada tutukluktan beklenen faydanın adli kontrol ile sağlanabileceği anlaşıldığından Burhan Arta, Şerzan Yelboğa, Serhat Hezer ve Özüm Vurgun hakkında CMK 109 maddesi gereğince adli kontrol hükümleri uygulanarak tahliyesine…
 
Tutukluluğun devamına karar verildi
 
Dosyada kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve tutuklama nedeninin bulunması, üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, suça dair yasada yazılı cezanın üst haddi de dikkate alındığında kuvvetli suç şüphesini gösterir somut delillerin mevcut olduğu anlaşıldığından; Abdulbahri Mavlay, Ahmet Cöcün, Berfin CAN, Cesur Yılmaz, Cotkar Amara Yürek, Devrim Roni Atik, Fahri Uğurlayan, Hamza Cirrancir, Hasret Yelboğa, Helin Sayın, Kadir Şenci, Mehmet Yalçın, Muhsin Acar, Nurullah Özgün, Osman Demir, Suat Arda Işık, Süleyman Ulucan, Şervan Doğan, Tacettin Araz, Mazlum Kardaş, Sedat Eren, Nasır Tura, Erkan Vurmaz, Hülya Ertaş, Cahit İğanlı, Mikail Barut, Hakim Kaya, Şahin Biçimli, Mehmet Şah Oruç, Abdurrahman Gök, Beritan Canözer, Remzi Akkaya, Rumet Çekin, Ferit Aktepe, Hilal Ada, Alaattin Zuğurli, Agit Kaysi, Evin Doster, Fikri Ay, Emrullah Kalkan, Mahir Yıldız, Nurettin Bakan, Mehmet Andok Bayram, Osman Çetinkaya, Faris Türk, Şahin Tanrıverdi, Halise Aksoy, Velat Esin, Mizgin Karataş, Hamza Sümeli CMK’nın 108’inci maddesi gereğince ayrı ayrı tutukluluk halinin devamına karar verilmiştir.
 
Avukatlar Burhan Arta, Şerzan Yelboğa, Serhat Hezer ve Özüm Vurgun'un tutukluluk hallerinin kaldırılarak ayrı ayrı tahliyelerine karar verildi.”