Eren Keskin ağır hasta tutsak müvekkili ile 5 yıl sonra görüştürüldü

  • 09:04 29 Eylül 2022
  • Hukuk
 
Marta Sömek
 
İSTANBUL - İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, 5 yıl sonra müvekkili ağır hasta tutsak Fatma Tokmak ile avukat görüşü gerçekleştirebildi. Fatma’nın oldukça bitkin olduğunu aktaran Eren, cezaevine yeni müdürün gelmesi ile ihlallerin arttığını paylaşarak tutsakların duyarlılık beklediğini söyledi.
 
Kocaeli'de 1996 yılında gözaltına alındıktan sonra 20 gün boyunca 2 buçuk yaşındaki oğlu Azad ile işkenceye maruz bırakılan Fatma Tokmak, 22 yıldır cezaevinde tutuluyor. Ağır kalp hastası olan, kalbine kan pompalanmaması nedeniyle haftada bir kanının değişmesi gereken, şeker hastası ve nefes darlığı çeken Fatma, yıllardır ağır hastalıklarına rağmen cezaevinde tecrit koşullarında tutuluyor ve birçok hak ihlaline maruz kalıyor.
 
Cezaevi müdürü değişti keyfi uygulamalara başladı
 
Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde hastalıkları nedeniyle yürümekte zorlandığı için birçok hasta tutsakla birlikte daha önce kullanılan asansörü kullanan Fatma’nın hastane, revir ve görüşlere gidiş dönüşlerinde kullandığı asansörün 5 ay önce cezaevi idaresi tarafından kapatıldığı bilgisini avukatları kamuoyu ile paylaşmıştı. Cezaevi müdürünün değişmesiyle birlikte Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde son günlerde tutsakların yaşadıkları hak ihlalleri de arttı. Tutsaklar geçtiğimiz hafta aileleri ile yaptıkları telefon görüşmelerinde, odalarının her gün erkek ve kadın gardiyanlar tarafından arandığını, satın aldıkları temizlik malzemelerine el konulduğu, cezaevinde uyuz salgınının olduğunu ve sularının kesildiğini kamuoyuna duyurmuş ve duyarlılık çağrısında bulunmuştu.
 
5 yıl sonra avukat görüşü
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, 5 yıl sonra müvekkili olan ağır hasta tutsak Fatma Tokmak ile geçtiğimiz hafta avukat görüşü gerçekleştirebildi. Eren, Fatma’nın 22 yıllık tutsaklık süreci, maruz kaldığı işkence, şiddet ve son ihlallere ilişkin ajansımıza bilgi verdi.
 
Hukuksuzluk ilk andan itibaren başladı
 
Fatma’nın 1996 yılının Aralık ayında gözaltına alındığını söyleyen Eren, 20 gün kadar yasadışı bir biçimde iki buçuk yaşındaki oğlu Azad’la birlikte gözaltında kaldığını ifade etti. Fatma’nın o dönemde hiç Türkçe bilmediğini belirten Eren, “Buna rağmen onu ifade vermeye zorladılar. Özellikle Fatma’ya ifade verdirtmek için iki buçuk yaşındaki çocuğuna işkence yapıldı. İstanbul Tabip Odası (İTO) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), çocuğa yönelik işkenceyi belgeledi. Hiç ilgisi olmayan bir suçtan dolayı Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde (DGM) Türkçe bilmediği halde Türkçe bir ifadenin altına parmak bastırılarak tutuklandı. Fatma en başından beri büyük bir hukuksuzluk yaşadı” sözleriyle müvekkilinin yaşadıklarını anlattı.
 
İşkencenin ardından kalp hastası oldu!
 
Fatma tutuklandıktan sonra, savcılık kararıyla oğlu Azad’ın bir buçuk ay boyunca Çocuk Esirgeme Kurumu’na gönderildiğini paylaşan Eren, yaklaşık bir buçuk ay uğraştıktan sonra Azad’ı Çocuk Esirgeme Kurumu’ndan alıp cezaevinde annesi Fatma’ya teslim ettiklerini vurguladı. Fatma’ya yalnızca işkence uygulanmadığını, psikolojik olarak da büyük bir travma yaşatıldığının altını çizen Eren, “Yaşadığı psikolojik ve fiziksel işkencenin de etkileriyle Fatma cezaevinde kaldığı süre içerisinde kalp hastası oldu. Çok uzun yıllar uğraştık cezaevinden tahliye olabilmesi için. Önce TİHV ‘Cezaevinde kalamaz’ raporu verdi. Sonra Adli Tıp da rapor verdi ve Fatma tahliye edildi. Ancak bir süre geçtikten sonra ceza aldı ve dosyası Yargıtay’a gitti. Fatma Yargıtay’ın kararı bozacağına çok inanıyordu. Ona defalarca, ‘Yurt dışına git, hiç belli olmaz Yargıtay’ın kararı’ dedim. Ama o hep, ‘Benim bu suçla ilgim yok, karar bozulacak’ dedi, gitmedi yurt dışına” dedi.
 
Cezası kesinleşince ‘Cezaevinde kalabilir’ raporu verdiler!
 
Fatma’nın tahliye edildikten sonra çocuğu ile bir hayat kurduğunu aktaran Eren, cezası kesinleşince tekrar tutuklandığını hatırlattı. Fatma’nın 1996 yılından bu yana yalnızca beş yıl dışarıda kaldığını dile getiren Eren, o tarihten bu yana 22 yıldır cezaevinde tutulduğunu ifade etti. ATK’nin verdiği raporların “hukuksuz” olduğuna işaret eden Eren, “Fatma, Adli Tıp raporuyla tahliye edilmişti tutukluyken. Ama aynı Adli Tıp, önce hasta dediği Fatma Tokmak’a cezası kesinleştikten sonra infaz ertelemesi başvurusunda bulunmamıza rağmen bugüne kadar ‘Cezaevinde kalabilir’ raporu verdi diğer hasta mahpuslar gibi. TİHV’in tekrar ‘Cezaevinde kalamaz’ raporu var. Ancak Adli Tıp maalesef siyasi mahpuslara son derece tıp etiğine aykırı politik kararlar sonucu raporlar veriyor. Ve hakikaten ağır hasta olan Fatma Tokmak tahliye edilmiyor” şeklinde konuştu.
 
‘Fatma’yı epey hırpalanmış gördüm’
 
Fatma’nın ilk gözaltına alındığı andan itibaren avukatlığını yaptığını söyleyen Eren, cezası kesinleştikten sonra vasisi olmasını istediği için mahkeme kararıyla vasisi olduğunu aktardı. Ancak daha sonra cezaevi idaresinin kendisine sürekli engel çıkartmaya başladığına vurgu yapan Eren, “Fatma’nın hem avukatı hem de vasisiyim ama bana avukat görüşü yaptırmamaya başladılar. O nedenle 5 yıldır avukat Jiyan Kaya ve Jiyan Tosun görüşüyor benim yerime. En son biz artık vasilik kararını değiştirdik. Fatma’nın oğlu Azad vasisi oldu ve ben 5 yıl sonra ilk kez Fatma’yla geçtiğimiz hafta görüşme yaptım. Görüşemediğimiz 5 yıldan sonra Fatma’yı epey hırpalanmış gördüm” sözleriyle de 5 yıl aradan sonra yaptıkları görüşmeye dikkat çekti.
 
‘Cezaevi müdürleri tehdit ve taciz ediyor’
 
Fatma’ya, pandemiden önce doktor kararıyla haftada bir kan değişimi yapıldığını fakat pandemi ile beraber bunun da tamamen ortadan kalktığını dile getiren Eren, son görüşmeye dair şunları aktardı: “Pandemide bu tamamen ortadan kalktı. Şu anda da bir asansör sorunu yaşıyor, çünkü Fatma merdiven inip çıkacak durumda değil. Asansör sorunu nedeniyle de uzun zamandır hastaneye gidemiyor. Yani Fatma’nın tedavisi sürekli çeşitli gerekçelerle engelleniyor. Vücudunda morarmalar oluyor. ‘Kalbim sıkışıyor çok sık, nefes alamaz gibi hissediyorum kendimi’ diyor. Ve tabii ki şu anda daha da kötü durumdalar. Çünkü Bakırköy Cezaevi’ne yeni bir müdür gelmiş. Birinci ve ikinci müdürün, son derece tehditkar, taciz içeren davranışlarıyla karşılaştıklarını anlattı. Örneğin her gün erkek ve kadın gardiyanlar gelerek eşya araması yapıyorlar, bu bir kere son derece rencide edici. Bunun dışında cezaevi idaresi tarafından satılan ve mahpusların satın aldığı temizlik ürünlerine el konuluyormuş. ‘Ertesi gün yeniden almak zorunda kalıyoruz’ diyor Fatma. Zaten cezaevindekilerin çok büyük bir bölümü maddi durumu çok kötü olan aileler. ‘Ailelerimizin yükü bu nedenle çok artıyor. Aldığımız temizlik malzemelerine hemen ertesi gün el koyuyorlar. Çok zorluk çekiyoruz’ diyor.”
 
‘Kendilerini yalnız hissediyorlar’
 
Tedavi olamaması ve cezaevi idaresinin “sert tavırları”nın Fatma’yı daha da çökerttiğini dile getiren Eren, “Psikolojik olarak iyi değiller, bir de kendilerini çok yalnız hissediyorlar. Fatma’nın kaldığı koğuş özellikle hepsinin hükümlü olduğu ve çok uzun zamandır cezaevinde yatan kadınlar. Doğal olarak toplumdan daha çok ilgi, daha çok avukat ve aile ziyareti bekliyorlar. Kolay bir şey değil 22 yıl cezaevinde kalmak, daha da uzun süre kalanlar var içlerinde. Fatma hem psikolojik hem de fizyolojik olarak çok yıpranmış durumda” diye konuştu. Eren, Fatma’nın birincil talebini şu sözlerle paylaştı: “Artık yaşamını çok zorlaştıran bu hastalığı nedeniyle gerçekten tıp etiğine uygun bir Adli Tıp raporu verilerek infazının ertelenmesi ve cezaevinden çıkmak istiyor. En azından tedavisini dışarıda etkili bir şekilde devam ettirmek.”
 
Hasta tutsaklar kamuoyu desteği bekliyor
 
Fatma’nın ikinci talebinin de cezaevi idaresinin çok “sertleşen tutumları” karşısında kamuoyunun tepki göstermesi olduğunu ileten Eren, “Maalesef ki kamuoyu ve kendilerine ‘muhalefetiz’ diyen bazı televizyon kanalları ve gazeteler, sadece bazı mahpusların haklarıyla ilgileniyorlar. Maalesef Kürt mahpuslar hep yokmuş gibi davranılıyor. Haber yapmıyorlar, gazetede yer vermiyorlar. Oysa birçok insan cezaevinde ve birçok mağduriyet yaşıyor. Bu nedenle de Fatma, kamuoyu desteği beklediklerini söyledi” şeklinde konuştu.