Asimilasyon ve rantın yeni adı ‘Kamulaştırma’

  • 09:02 30 Mayıs 2023
  • Yaşam
Melike Aydın 
 
HATAY - Antakya’da en az 7 mahalleyi içine alan konut projesinde kamulaştırma yapılan arazilerin Arap Alevilerin toprakları olduğuna dikkat çeken Dikmece köyünden Zeynep Korkmaz, dava açma haklarının dahi olmadığına dikkat çekerek, “Çözüm üretecek dostlara ihtiyacımız var” çağrısında bulundu.
 
Mereş’in Bazarcix ilçesi merkez üssü olan iki büyük depremin yıkıma neden olduğu kentlerden biri olan Hatay’da konut ve hastane yapımı için gerçekleştirilen ihalelerin ardından “acele kamulaştırma” kararları çıkarıldı. İhalelerin Erzirom’da yıkılan atlama kulelerini inşa eden Sarıdağlar, 5’li çete olarak bilinen Kalyon, Rönesans Holding’e bağlı REC gibi firmalara verilmesi bir yana Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı kararıyla kamulaştırılan arazilerin sahiplerine haber dahi verilmedi. 
 
Kentte arazilerine ölçüm için gelen memurlar ve mahalle muhtarları vasıtasıyla ihalelerden haberdar olduklarını kaydeden Dikmece Mahallesi’nde yaşayan Zeynep Korkmaz, özellikle Arap Alevilerin yaşadığı yerlerin kamulaştırıldığına dikkat çekti. İçerisinde Toplu Konut İdaresi (TOKİ) evleri yapılması için zeytinliklerin, tarım arazilerin ve bir kısım konutun da bulunduğu alanların kamulaştırıldığını, bu nedenle göçe maruz kalacaklarını dile getiren Zeynep, projelerin hızla ortaya çıkmasının aslında depremden önce çizildiğine yönelik şüpheler uyandırdığını belirtti. Dava açma haklarının dahi ellerinden alındığını söyleyen Zeynep, “Çözüm üretecek dostlara ihtiyacımız var” dedi. 
 
‘Bize danışılmadı, zeytinliklerimiz sökülecek’
 
 
Kendileriyle kimsenin iletişime geçmediğini, araziye ölçüm için gelen memurları görünce yapılan araştırma sonrasında ve muhtarlar vasıtasıyla kamulaştırmanın başladığından haberdar olduklarını ifade eden Zeynep, “Bize danışan yok, yaşam alanlarımıza müdahale ediliyor. Az olan tarım alanlarımız elimizden alınıyor. Endişeliyiz. Elimizde başka bir şey yok evlerimiz gitti. Tek kalan zeytinliğimiz, tarım arazilerimiz sökülmek isteniyor, bunca yıllık emeklerimiz heba edilmek isteniyor” şeklinde konuştu.
 
‘Arazi zemini depreme uygun değil’
 
 
Ayrıca projenin planlandığı arazilerin başka bir depremde yeniden bir yıkımla yüz yüze olabileceği riskine işaret eden Zeynep, “Devlet hazinesi olan zemini uygun, orman vasfını yitirmiş yüzlerce arazi var. Ders alınması gerekirken, bir sonraki depremde ne olur kaygısı yaşamak istemiyoruz. Zemin kötü, çünkü tarım arazisi” dedi. 
 
‘Arap Alevilerin toprakları kamulaştırılıyor’
 
 
Genel olarak Arap Alevilerin yaşadığı yerlerin kamulaştırıldığını ifade eden Zeynep, “Sadece bir mahallede 7 bin nüfus var. Biz etnik ayrımcılık yapıldığını düşünmek istemiyoruz, ama daha muhatap bile bulamadık. Buradan göç eden olmadı. Hastası veya bebeği olan il dışına çıktı, sonra geri geldi. Bu projede biz yokuz, başkalarını getirmek istiyorlar, belki de bizi göçe zorlayacaklar. Evlerimize bile göz dikilmiş. Etraftan duyuyoruz, konut başvurusunu yaptık, Dikmece’de çıkıyor. Ama bundan bizim haberimiz yok” diye belirtti.  
 
‘Kaybedecek bir şeyimiz kalmadı’
 
 
Kentin inşasında, halka ve mühendislere danışılması gerektiğini vurgulayan Zeynep şu ifadeleri kullandı: “Komşu köyün malları gitti ve ‘e-devlet’den öğrendiler. Gülünç bir miktar para yatırmışlar. Bizim kaybedecek bir şeyimiz kalmadı. Muhatabımız yok. Fikir soran ya da veren yok. Tek geçim kaynağımız çiftçilik. Okuma oranı yüksek. Gençlerimiz KPSS’de yüksek alıyor ama atanmıyor. Kadınlar çiftçilik yapıyor, erkekler yurt dışında veya başka işlerde çalışıyor. Toprağımız giderse biz ne yaparız? Direneceğiz, diğer köylerden destek bekliyoruz” sözlerine yer verdi.  
 
‘Projelerin hızla ortaya çıkması güven vermiyor’
 
 
Dikmece Mahallesi’nin bütün toprakları ile Kuzeytepe, Karali, Serinyol, Toygarlı, Orhanlı ve Alazi mahallelerinin tarım arazilerinin kamulaştırıldığını kaydeden Zeynep, depremden önce de Arap Alevilerin yaşadıkları yerlerden sürüleceği ve yerlerine mülteci veya Türklerin yerleştirileceğine dair söylentilerin dolaştığını hatırlattı. Zeynep, “Biz bunlara ihtimal vermedik. Şimdi projeleri görünce doğru diyoruz, ama bu kadar kolay olmayacak. Cenazelerimiz kayıp, hala enkaz bile kaldırılmadı. Depremden 3 gün sonra projelerin ortaya çıkması, bize iyi niyetli gelmedi. Biz kurtarılmayı beklerken, onlar bizim üzerimizden rant sağlamayı bekliyor. Ölüme terk edildik” dedi.  
 
‘Canımız da alsalar vermeyeceğiz’
 
Antakya Devlet Hastanesi ve hava limanı inşasının ise halkın uyarılarına rağmen sürdürüldüğünü, depremde hastanenin yıkıldığını dile getiren Zeynep, hava limanının da kışın su altında kaldığını kaydetti. Zeynep, “Tekrar aynı kabusu yaşamak istemiyoruz. Sağlıklı bir yaşam istiyoruz. Bedelse bedel, biz çok bedel ödedik. Bunları vermek için canımızı da alsalar vermeyeceğiz. Mühendislerin önerdiği devlet hazinesi olan doğası çok güzel yerler gösterebiliriz. Depremde herkesi yitirdik. Daha fazla yitirmek istemiyoruz. Çocuklarımıza gelecek bırakmak istiyoruz, unutulmak istemiyoruz” ifadelerini kullandı. 
 
 
‘Kaldırılmayan enkazlar tehlike arz ediyor’
 
Hala kaldırılmayan enkaz ve yıkılmayı bekleyen binaların özellikle mahalledeki çocuklar için tehlike arz ettiğinin altını çizen Zeynep, “Bu sıcaklarda çadırda kalıyoruz. Biz bize sahip çıkılmasını beklerken, arazimize göz dikildi. Dava yolumuz bile kapalı. Yargıya taşıyamıyoruz. Direnmekten başka seçeneğimiz yok. Kaybedecek bir şeyimiz kalmadı. Çözüm üretecek dostlara ihtiyacımız var” diye konuştu. 
 
 
 

Etiketler:

Okumadan geçme!