‘En az 48 çocuğun yaşam hakkı ihlal edildi’

  • 12:00 20 Kasım 2023
  • Çocuk
 
AMED - İHD Amed Şubesi, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla “Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi 2022-2023 Yılları Arası Çocuk Hakları İhlalleri Raporu”nu açıkladı. Açıklamada Kürdistan kentlerinde en az 48 çocuğun yaşam hakkının ihlal edildiği belirtildi. 
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla “Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi 2022-2023 Yılları Arası Çocuk Hakları İhlalleri Raporu”nu  şube binasında yaptığı basın toplantısı ile açıkladı. Açıklamaya Çocuk Çalışmaları Derneği (ÇocukÇA), Rengarenk Umutlar Derneği ve Amed Barosu Çocuk Hakları Komisyonu da katıldı. Açıklamayı İHD Amed Şube Yönetim Kurulu üyesi Avukat Jiyan Ormanlı okudu.  
 
‘BM etkin bir şekilde görevini yerine getirmiyor’
 
Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin, çocukların yaşam, sağlık, eğitim, oyun, ifade özgürlüğü, korunma ve katılım gibi temel haklarını içeren en kapsamlı insan hakları sözleşmesi olduğunu belirten Jiyan, “Bu sözleşme, çocukların özgün ihtiyaçlarına ve haklarına odaklanırken, aynı zamanda onları koruyucu, destekleyici ve katılımcı bir ortamda büyütmeyi hedefler. Ancak coğrafyamızda ve dünyada görmekteyiz ki; imzacı devletler ve yönetimler henüz bu amaçları gerçekleştirmekten çok uzaktadır. Bunun yanında; sözleşmenin imzacı ülkeler tarafından etkin bir şekilde uygulanıp uygulanmadığını izlemekle yükümlü olan Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesi’nin bu görevini etkin bir şekilde yerine getirmediği de görülmektedir” dedi.
 
‘Çok sayıda çocuğun akıbeti bilinmiyor’
 
6 Şubat tarihinde gerçekleşen Mereş merkezli ve 20 Şubat tarihinde gerçekleşen Hatay merkezli depremler ile birçok ilde büyük yıkımın gerçekleştiğine dikkat çeken Jiyan, bunun sonucunda çok sayıda can kaybı yaşandığını hatırlattı. AFAD'ın verilerine göre 50 binin üzerinde can kaybı yaşandığını kaydeden Jiyan, “100 binin üzerinde kişi yaralanmıştır. Gerçek kayıp ve yaralı sayısının bunun çok üzerinde olduğu bilinmekle beraber; bunların kaçının çocuk olduğu tespit edilememiştir. Deprem sonrasında yıkımın etkili olduğu illerde en temel insani ihtiyaçlar olan barınma ve beslenme ihtiyaçlarının karşılanmasında ciddi aksaklıklar başlamıştır. Depremin yaşandığı illerden özellikle batıya doğru yoğun göçler yaşanmıştır. Deprem sebebiyle ailesini yitiren çok sayıda çocuğun akıbeti hala öğrenilememiştir. Kalan çocuklar ise yıkım sebebiyle fiziksel ve psikolojik olarak derin yaralar almıştır. Bahsi geçen sorunlar halen çözülebilmiş değildir. Derneğimize gelen başvurular ve derneğimiz tarafından yapılan medya izleme ve tarama sonucunda tespit edebildiğimiz kadarıyla en yoğun hak ihlali kategorileri resmi hata ve ihmal sonucu ölen ve yaralananlar, kuşkulu çocuk ölümleri, intihar ve intihara teşebbüs, cinsel istismar, okulda şiddet ve gözaltına alınmalardır” şeklinde konuştu.
 
Jiyan, ardından hazırladıkları rapora dair şu detayları paylaştı:
 
“* Bölge kentlerinde kolluk görevlileri tarafından gerçekleştirilen yargısız infaz sonucu 3 çocuk yaşamını yitirmiştir.
 
* Resmi hata ve ihmal sonucu 4 çocuk yaşamını yitirmiş, 254 çocuk ise çeşitli şekillerde yaralanmıştır. (Bu kategoride en dikkat çekici istatistik kolluk görevlilerinin özensiz kullandığı zırhlı/resmi/sivil araçların karıştığı 4 olay sonucunda 1 çocuk yaşamını yitirmiş, 3 çocuk ağır şekilde yaralanmıştır). 
 
* Mayın ve çatışma bölgelerinde bırakılan patlayıcıların infilakı sonucu 3 çocuk ağır şekilde yaralanmıştır.
 
* Bölge kentlerinde 19 çocuk şüpheli şekilde yaşamını yitirmiştir. (Çocukların kuşkulu bir şekilde en çok yaşamını yitirdiği illerin Urfa, Mardin, Şırnak olduğu görülüyor)
 
* Bölge kentlerinde intihar sonucu 10 çocuk yaşamını yitirmiş, 4 çocuk intihar teşebbüsünde bulunmuştur. (Çocuk intiharları en çok Şırnak ve Mardin’de yaşanmıştır. 1 çocuk ise hapishanede intihar etmiştir)
 
* Aile içi şiddet sonucu en az 4 çocuk yaşamını yitirmiş, 1çocuk ise yaralanmıştır. En az 2 çocuk aile içinde cinsel istismara maruz kalmıştır.
 
* Toplumsal alanda şiddet sonucu en az 8 çocuk yaşamını yitirmiş, 13 çocuk ise yaralanmıştır. Yine en az 279 çocuk toplumsal alanda cinsel istismar ve saldırıya maruz bırakılmış, 4 çocuk kaçırılarak alıkonulmuş, 3 çocuk fuhuş yapmaya zorlanmıştır.
 
* Bölge kentlerinde en az 48 çocuğun yaşam hakkı ihlal edilmiştir.
 
Çocukların özgürlüğü ve güvenliğine yönelik ihlaller
 
* Çocukların özgürlüğüne ve güvenliğine yönelik ihlaller sonucu en az 191 çocuk gözaltına alınmış, 3 çocuk tutuklanmıştır. Gözaltında 2, hapishanelerde 1 ve gözaltı yerleri dışında 16 olmak üzere en az 19 çocuk işkence ve kötü muameleye maruz kalmıştır.
 
* Bölge kentlerinde en az 2 çocuk şiddete maruz bırakılmıştır.”
 
Amed Barosu’ndan açıklama
 
Amed Barosu Çocuk Hakları Komisyonu da 20 Kasım Çocuk Hakları Günü dolayısıyla baronun adli yardım binasında basın açıklaması yaptı. Açıklamaya Amed Barosu avukatları, ÇocukÇA, Rengarenk Umutlar Derneği ve İHD Amed Şubesi Çocuk Hakları Merkezi katıldı. Basın metnini Çocuk Hakları Merkezi Genel Sekreteri Avukat Büşra Güger okudu.
 
‘Kaç çocuğun yaşamını yitirdiği net değil’
 
Büşra, 6 Şubat tarihinde meydana gelen Mereş merkezli depremlerde, Kuzey ve Doğu Suriye ile İsrail-Filistin arasındaki çatışmalarda en fazla çocukların zarar gördüğünü dile getirdi. UNICEF’in verilerine göre Türkiye’de 4 buçuk milyon, Suriye’de de 3,7 milyon çocuğun depremden etkilendiğinin tahmin edildiğini paylaşan Büşra, “6 Şubat’ta deprem ile başlayan ve hala devam eden süreçte; depremden etkilenen çocuklar, sürecin en başından beri hak ihlallerine maruz bırakılmaktadır. Deprem sonrasında çocukların bir kısmının bakım verenleri hayatını kaybetmiştir. Refakatsiz çocukların bir kısmı, aile ve akrabalarının haberi olmaksızın başka illerde Bakanlık tarafından koruma altına alınmıştır” dedi. Büşra, deprem ve sonrasındaki süreçte çocukların haklarından yoksun kalması karşısında devletin ve ilgili kurumların gerekli ve yeterli önlemleri alamadığını ve müdahale etmekte geciktiğini vurguladı.
 
‘Çocuklar ve aileleri göçe maruz bırakıldı’
 
7 Ekim’de başlayan ve Gazze Şeridi’nde sivillere yönelik yapılan saldırılarda 3 binin üzerinde çocuğun hayatını kaybettiğini kaydeden Büşra, “Yaklaşık 1 milyon çocuğun ise gidebileceği güvenli bir yer yoktur. Güvenli yerleri olmayan 1 milyon çocuk için sağlığa yönelik hizmetlerin verilememesine bağlı olarak hayati kaygı yaşanmaktadır. Bunun yanı sıra şu an Filistin’de normalin yalnızca yüzde 5’i kadar günlük su üretimi gerçekleştirilebilmektedir. Bu sebeple çocukların suya erişimi de yok denecek kadar azalmıştır. Özellikle sivil yaşam alanlarına ve hastanelere yapılan saldırılar savaş suçu olup bu saldırılar sonucunda çocuklar hayatlarını kaybetmekte, sağlıklı ve güvenli bir alanda yaşama hakkından mahrum bırakılmakta ve savaş travmaları pekiştirilmektedir. Bu sebeplerle sivillerin hayatını tehdit eden, sağlık tesislerine ve okullara yönelik saldırıların durdurulması ve sivillere insani yardımların ulaştırılabilmesi için gerekli önlemleri alınması çağrımızı bir kez daha yineliyoruz. Kuzey Suriye’de 2011’de başlayan ve hala devam eden savaş ve çatışmalı süreçte yaklaşık 30 bin çocuk hayatını kaybetmiştir. Kuzey Suriye’de yaşanan savaşın yanı sıra 6 Şubat depremi de çocuk ölümlerinde ve hak kayıplarında olumsuz yönde etkili olmuştur. Çocuklar ve aileleri hayati tehlikeler ve kısıtlı yaşam imkanları sebebiyle göçe maruz kalmaktadırlar” sözlerine yer verdi.
 
Büşra, açıklamanın devamında şu ifadelere yer verdi: “Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi olarak çocukların maruz bırakıldığı her türlü ihlalin karşısında olduğumuzu ve mücadelemize devam edeceğimizi belirterek; tüm kurumları ve aktörleri yükümlülükleri doğrultusunda çocuk hak ihlallerinin önlenmesi ve barış ortamının sağlanması için gerekli olan çalışmaları ivedilikle yapmaya davet ettiğimizi kamuoyuna duyururuz.”
 
Açıklama okunan metnin ardından sona erdi.