SES yoksulluk karşıtı eylem planını açıkladı

  • 22:15 5 Mart 2024
  • Emek/Ekonomi
ANKARA - SES Eş Genel Başkanı Nazan Karacabey, “Halkımız yoksullukla baş edemez hale geldi” diyerek, “Yoksulluk en büyük halk sağlığı sorunudur” şiarıyla 14-20 Mart tarihlerinde gerçekleştirecekleri eylem ve etkinliklere katılım çağrısı yaptı.
 
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) 14 Mart Tıp Bayramı yaklaşırken “Yoksulluk en büyük halk sağlığı sorunudur” başlıklı basın toplantısı düzenledi. SES Genel Merkez binasında yapılan basın toplantısında “Yoksulluk en büyük halk sağlığı sorunudur” yazılı pankart asıldı. 
 
‘Nitelikle erişilebilir ücretsiz ana dilinde sağlık hakkı’
 
Toplantıda konuşan SES Eş Genel Başkanı Nazan Karacabey, 14 Mart’a giderken mücadele hattını “Yoksulluk en büyük halk sağlığı sorunudur” şiarı ile hayata geçirmeye çalışacaklarının altını çizerek, “14 Mart’a giderken içinde bulunduğumuz dönemin en belirgin özelliği halkın giderek yoksullaşmasıdır. Türkiye İstatistik Kurumu, (TÜİK) Şubat 2024’e ait enflasyon hesabını paylaştı. Enflasyon şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 4,53, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 67,07 olarak gerçekleşti. 2024 Şubat döneminde en yüksek fiyat artışı yıllık yüzde 94,8 ile lokanta ve otellerde oldu. İkinci en yüksek fiyat artışının görüldüğü harcama grubu yıllık yüzde 91,8 artışla eğitim olurken üçüncü harcama grubu ise yüzde 81,3 ile sağlık oldu. Sağlık ve sosyal hizmet iş kolunda çalışan emekçilerin sorunlarının halkın yaşadığı yoksulluktan farklı olmayacağı gerçeği ile mücadelemizin toplumun her kesiminde karşılık bulmasını bekliyoruz. Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin özlük mali ve demokratik haklarının talebi aynı zamanda halkın nitelikle erişilebilir ücretsiz ana dilinde sağlık hakkını da kapsamaktadır” dedi.
 
‘İstihdam açığı tüm dünyanın sorunu haline gelmiştir’
 
2020 yılı itibariyle küresel çapta 65,1 milyon sağlık işgücünün olduğunu belirten Nazan, “2022 yılında Türkiye genelindeki devlet hastaneleri, üniversite hastaneleri ve özel hastanelerde toplam 1 milyon 350 bin 528 personel görev yapıyor. 2030 yılına gelindiğinde; demografik ve ekonomik dönüşümler, artan sağlık talepleri ve sağlık sistemlerinin büyümesi gibi nedenlerden dolayı başta düşük ve orta gelirli ülkeler olmak üzere dünya genelinde 10 milyon sağlık işgücü açığı yaşanacağı tahmin edilmektedir. Sorunlarımıza çözüm talep ederken her gün artan yeni sorunlar ve çözülemeyen kronik sorunlarımızın ağırlığı altında sağlık ve sosyal hizmet emeği üretiyoruz. Sağlık hizmetlerinde özel hastaneleri ilaç firmalarını kısaca sermayeyi kayıran bu sağlık sistemi çalışanların ve halkın sağlık hakkını görmekten giderek uzaklaşmaktır. Sağlık ve sosyal hizmet alanında ki istihdam açığı tüm dünyanın sorunu haline gelmiştir. Ülkemizde ise onca açılan tıp fakülteleri ve yüksek okullara rağmen mezun olan gençlerimiz açılacak sınavlarla üçer beşer yapılan atamalar için yeni sömürü alanlarına mahkûm edilmektedir. Ücret rejiminin adaletsizliği ve atanamama kaygısı genç sağlık emeğinin yurtdışına göçüne yol açmaktadır” ifadelerini kullandı.
 
‘Halkımız yoksullukla baş edemez hale geldi’
 
Nazan, istedikleri ücret rejiminin; çalışırken ve emeklilikte insanca yaşam koşullarına yetecek ücret uygulaması olduğuna işaret ederek, “İş kolumuzdaki en düşük ücreti alan çalışanın emekliliğe yansıyan temel ücreti en az 3 asgari ücret seviyesine yükseltilmelidir. Bunun üzerine; yapılan işin riski ve niteliği, eğitim durumu, hizmet yılı gibi kriterler eklenerek giydirilmiş ücret belirlenmelidir. Bu temel ücret modeli yardımcı hizmetler sınıfı, idari hizmetler sınıfı, sağlık hizmetleri sınıfı ve her meslek için ayrı ayrı belirlenmelidir. Yani hizmetliden profesörüne kadar temel ücretler net bir kritere bağlanmalı ve üstüne yukarıda yazdığımız kriterler ile giydirilmiş ücretler belirlenmelidir. Tüm ücretler emekliliğe yansıtılmalıdır. Temel ücret dışındaki sabitleme dışında; temel ücret artışına yönelik tartışmalar, özlük hakları, sosyal haklar, demokratik hakların tamamı toplu sözleşme masasında belirlenmelidir. Sağlıklı olmanın vazgeçilmez belirleyenleri barınma, yeterli ve dengeli beslenme, temiz hava, temiz suya erişim, atıkların izalesi, sağlıklı bir çevrede yaşama ve sağlıklı çalışma koşullarıdır. Artan enflasyon, düşen alım gücü yaşadığımız derinleşen kriz artık halkımızı adeta nefes alamaz, yoksullukla baş edemez hale getirmiştir. Bu nedenle ‘Yoksulluk elbette en büyük halk sağlığı sorunudur’ demekteyiz” diye kaydetti.
 
Eylem takvimi
 
Nazan, 14 Marta giderken oluşturdukları mücadele programını şöyle aktardı: “Mücadele başlıklarımızın tamamı hep birlikte yoksullaştığımız gerçeğinin altını çizmektedir. Eylem etkinlik takvimimiz; 14-20 Mart 2024: İstanbul mitingi ve iş bırakma. Tüm illerde belirli yerlerde toplanarak il/ilçe sağlık müdürlükleri önüne yürüyüş ve basın açıklamaları yapılacaktır. Ankara’da Bilkent şehir hastanesi acili önünde toplanarak Sağlık Bakanlığı önüne yürüyüş ve açıklama, İstanbul’da geleneksel hale gelen 14 Mart yürüyüşü  Edirne, Tekirdağ, Kırklareli, Kocaeli, Sakarya illerinden üyelerimizin katılımı ile gerçekleştirilecektir. Tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçilerini ve halkımız, yoksulluğun en büyük halk sağlığı sorunu olduğunu vurgulayacağımız eylem etkinlerimizle ortak mücadeleye davet ediyoruz.”