Neye inanırsan zirvede onunla karşılaşırsın

  • 09:06 14 Şubat 2024
  • Kadının Kaleminden
 
Leyla Balkan
 
“Anneler, cezaevindeki tutsaklar, özgürlüğü ve barışı savunan tüm yoldaşlarımız bu elçiliği halklara barış ve huzur gelsin; Anneler ağlamasın, barışın çözümü olsun diye elinden çok tüm bedenini taşın altına koymuş durumda. Yol uzun, yolcu inatçı ve kararlı. Ev ev, sokak sokak, köy köy, ilçe ilçe, il il yürüyen ve her gittiği yerde büyük bir coşku içinde karşılanan heyetimiz her gittiği yerde barışın olmasını ve bu barışın da İmralı’dan geçtiğini dile getirdi”
 
Ortadoğu’da ve Kürdistan da siyasal ve küresel güçlerin sistematik olarak halkları sömürdüğü, katlettiği, faşizmin doruklarda yaşandığı bu süreçte Sayın Öcalan’ın üzerindeki tecridi fırsat bilen bölgesel güçler halkları zapturapt altında tutmaya çalışmakta, halkların da bu abluka ve kuşatma içinde kendisini ve yoldaşlarını koruyup kolladığı bu süreçlerde, özsavunma mekanizmalarını Sayın Öcalan’ın paradigması sayesinde geliştirdiği apaçık ortadadır.
 
Derinleşen öfke açığa çıkıyor 
 
Ortadoğu’daki tüm halkların karanlığını aydınlatacak, kadınların sömürge değil özne olduğunu yaşamlaştıracak kadın özgürlükçü demokratik ve ekolojik felsefenin dünyanın tamamına örnek olacağı bilinmekte. Bunu bilen küresel güçler Önderlik ile halklar arasındaki bağı kesmeye çalışmaktadır. Türkiye devleti öncülüğünde tecrit uygulanmaktadır. Bu derin tecride karşı defalarca eylemler, açlık grevleri, ölüm oruçları yapıldı; kısmen de çözüm getirdi. Tecride karşı bu mücadele, tarihsel bir adım ve çok kıymetlidir. Burada en çok kendini sorumlu tutan Bakur Kürdistan’ıdır. Çünkü Önderliğini esir alan bir devlete ne sevgi ne de saygı duymamakta; tam aksine derinleşen bir öfke açığa çıkmaktadır. 
 
Arkadaşlarımızın tek bir talebi var 
 
İlk eylem tarihsel ve ideolojik olarak halkın yaşam bulduğu 27 Kasım tarihinde Barış Anneleri öncülüğünde başlatılan Adalet Nöbeti ve cezaevlerindeki dönüşümlü açlık grevleri ile başlamıştı. Annelerin ve cezaevinde tecrit altında olan yoldaşlarımızın tek talebi vardı; o da 25 yıldır kesintisiz olarak mutlak tecrit altında tutulan ve aynı zamanda tüm dünyanın haberini, sesini, sözünü beklediği Sayın Abdullah Öcalan’dan bir haber gelmesidir. Barış Anneleri bununla yetinmedi ve meclise kadar gidip Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’nın fiziki özgürlüğüne kavuşmasını talep etti ve destek istedi 70 günü aşkındır süren Adalet Nöbetleri ve açlık grevlerinin ardından ikinci bir hamle de Bakur’da DEM Parti’den geldi. Günlerdir çetin ve zorlu yollarda olan arkadaşlarımızın tek bir talebi var; Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi kırmak, fiziki özgürlüğe kavuşturmak ve kendisinden haber almak...
 
Neye inanırsan zirvede onunla karşılaşırsın 
 
Büyük Özgürlük Yürüyüşüne başlayan tüm demokratik kurumlar iki koldan yürüyüşe başladılar. Yağmur çamur kar fırtına demeden yoluna büyük bir kararlıkla devam eden heyetler halkımızdan aldığı büyük bir destekle yollarına moralle ve kararlılıkla devam etmektedirler. Anneler, cezaevindeki tutsaklar, özgürlüğü ve barışı savunan tüm yoldaşlarımızın bu elçiliği halklara barış ve huzur getirsin, Anneler ağlamasın, barışın çözümü olsun diye elinden çok tüm bedenini taşın altına koymuş durumda. Yol uzun yolcu inatçı ve kararlı. Ev ev, sokak sokak, köy köy, ilçe ilçe, il il yürüyen ve her gittiği yerde büyük bir coşku içinde karşılanan heyetimiz her gittiği yerde barışın olmasını ve bu barışın da İmralı’dan geçtiğini dile getirdi. Aslolan şu ki, halkların Önderi Öcalan'ın sadece Kürtlere değil tüm Ortadoğu halklarına barışı getireceği kesindir. Türkiye’deki siyasi ortam ne kadar elverişsiz olsa da halkımız tarihi bir direniş ve kararlılıkla Demokles’in kılıcının keskinliğini dünyadaki tüm küresel güçlere  gösterecektir. Çünkü neye inanırsan zirvede onunla karşılaşırsın.