‘Konuş sen kimsin’ ile başlayan direniş bir ‘gülüşle’ zafere ulaştı!

  • 09:02 4 Nisan 2024
  • Kadının Kaleminden
 
 
“Evet iki nesil bu sürecin ortak ruhunu iki fotoğraf karesiyle önümüze koydu. Biri direnişe iterken halkı öteki zafere olan inancın büyümesine işaret ediyordu. Öyle görünüyor ki özgürlüğe susayan bu halkın direnişi de zaferi de çok büyük olacak:”
 
Beritan Elyakut
 
Yerel seçimlerde onlarca askerin kendi iradesinin dahi olmadığı Kürdistan kentlerine taşınmasıyla başlayan “hırsızlık” girişimine bir amcanın “ Konış sen kimsin?” tepkisiyle gündeme oturdu. Öyle ki milyonlar tek ağız olup “Siz kimsiniz bizim irademizi gasp edeceksiniz” diye tepki gösterdi. O tepki ile başlayan sandıkları koruma direnişi YSK’nin seçime 48 saat kala Wan Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Abdullah Zeydan’a dönük “memnu” haklarını almasıyla halk direnişine dönüştü. Wan ile başlayan halk direnişi bir bir farklı kentlerde yankı buldu. 
 
2016 yılında başlayan gasp kültürüne karşı 8 yıldır direnen Kürt halkı “Bıçak kemikte” ve “bardağı taşıran son damla” diyerek sokaklara döküldü. Adem’e baş kaldıran Lilit’in, Dehaklara karşı Kawaların, Esat Oktaylara karşı Mazlumların, Sakinelerin, Barivanların, Beritanların ruhu Wan özelinde Kürdistan’da yeniden dolaşmaya başladı. 7’den 70’e direnen bu halk gerçekliği karşısında çaresiz kalan Ankara geri adım atmak zorunda bırakıldı. 
 
Çiyager’in sözü yerde kalmayacak!
 
Evet “geri adım” attı. Çünkü politik bilinç düzeyi ile bir araya gelen on binler “biz buradayız ve bizim olanı mutlaka alacağız” kararlılığından bir adım geri atmaya niyetli değildi. Wan ve bir bir farklı kentlere yayılan bu sesin önünü almak artık mümkün değildi. İşkence, gözaltı, tutuklamanın dahi işlemediği bu halka artık tek yol direnmek olarak kaldı. Direnmekte çok iyi olan Kürt halkı Sur’da yaşamını yitiren Çiyager’in “Ne olursa olsun son muhteşem olacak” sözünü sürdürmede kararlıydı. Nitekim son da “muhteşem ötesi”ne doğru yol aldı. Kürt halkı iradesinin tanınmasını, demokratik siyaset yollarının açılması için bu muhteşem sona yürümekte ki kararlığını sürdürerek Çiyager’in sözünü yerde bırakmayacak gibi görünüyor. 
 
Bir kare fotoğrafa sığan gülüş: Zafere olan inancı arttırdı
 
“Gayet tabii kudretlidir durumumuz” sözünü pankartta sıradan bir yazı gibi bırakmayan halk duruşuyla da Batı’da karşılık buldu. Bu irade gaspına karşı ilk kez tüm kesimler ortak çağrıda bulundu: “Abdulahat Arvas azıcık gururun ve şerefin varsa o koltuğa oturmaz, bu halkın iradesine saygı gösterirsin.” Bu tepkiler çığ gibi büyürken Wan’da bir yandan işkence, gözaltı sürüyor, Hakkari’de ise askerler kente inerek her yeri abluka altına alıp saldırılarını sürdürdü. Bazıları “bunlar bu gece evlerine çekilir” düşüncesiyle gövde gösterisini ve ateşli silahlarla halkı sindirmeye çalıştı. Tüm bu düşünce ve saldırılara rağmen halk sokakları 2 gün boyunca terk etmedi. Gözaltı ve tutuklamayı göze alan onlarca gençten biri belki de bir kare fotoğrafa sığan gülüşüyle bu direniş ve zafer inancını arttırdı. 
 
Evet iki nesil bu sürecin ortak ruhunu iki fotoğraf karesiyle önümüze koydu. Biri direnişe iterken halkı öteki zafere olan inancın büyümesine işaret ediyordu. Öyle görünüyor ki “özgürlüğe” susayan bu halkın direnişi de zaferi de çok büyük olacak. Zindanlar boşalana ve demokratik bir ülkede eşit şartlarda yaşayana kadar “bittiler” diyenlere en güzel cevabı Wan özelinde Kürt halkı bir kez daha vermiş oldu.