Bir bayram sabahı heyecanı: Kayyım atamak kurtuluş mu?

  • 09:10 9 Nisan 2024
  • Kadının Kaleminden
 
 
" 'Şaredarî ya me ye/Belediyeler bizimdir' ve 'Direne direne kazandık' sloganları eşliğinde binlerce kişi yürüyor. Genci yaşlısı binlerce kişi… Yürürken herkes kendi kendine 'Pîroz be/ Kutlu olsun' diye mırıldanıyor. İçi içine sığmıyor kimsenin. Adeta bir bayram sabahı heyecanı."
 
Beritan Canözer 
 
Baharın ortalarındayız, arada bir yağmur yağıyor ama çoğunlukla sıcak geçiyor. Amed’in baharları hep sıcak geçer. Kış bitti mi başlar buranın ten yakan sıcaklığı. Her köşe başında sıcaktan bunalıp, gölgeye sığınmış birilerini görebiliriz artık… Amed’in her köşesi gölgedir buranın halkı için… 
 
Hele de kayyımın olmadığı bir Amed’de, gölgenin olmadığı her meydan bile gölge sayılır artık. 
 
5 yılın sonunda dün, halk ait oldukları ve onlara ait olan yere yani belediyelerine girdiler. Kimi elinde süpürgeyle, kimi nazar boncuğuyla, kimi duasıyla, kimi de bedduasıyla… Yanlış anlamayın. Beddualar kayyıma, dualar DEM Parti’ye tabi. 
 
Mazbatalar alındı. Ardından Dağkapı Meydanı’nda toplanan kitleye dahil olundu. Kitle dediğime de bakmayın, öyle küçük bir grup gelmesin aklınıza; binlerce kişi toplanmış, belediyeye gitmek için bekliyor. Maksatları bina görmek değil, neticede her yanımız betonlarla kaplı, binadan çok ne görüyoruz memlekette sanki? Evet, konu bina değil, konu irade. Binlerce kişi iradesinin temsilini o binada görmek istiyor. O binanın kapılarını halka kapatıp, yandaşa peşkeş çeken kayyımların o binaları terk ettiğini görmek istiyor. Binanın rengini, şeklini değil, kayyımların halktan ne çaldığını görmek istiyor…
 
“Şaredarî ya me ye/Belediyeler bizimdir” ve “Direne direne kazandık” sloganları eşliğinde binlerce kişi yürüyor. Genci yaşlısı binlerce kişi… Yürürken herkes kendi önünden “Pîroz be/ Kutlu olsun” diye mırıldanıyor. İçi içine sığmıyor kimsenin. Adeta bir bayram sabahı heyecanı. Sanki yeni ayakkabılarımız baş ucumuza bırakılmış da, sabah uyanır uyanmaz ilk onları görmüşüz, bir an önce giyip “ne kadar da güzel oldum” diye sevinçten havaya uçacakmış gibi. Bir de gurur var. “Başardık. Her şeye rağmen yine başardık” gururu. “Zulmünüze, hilenize, hırsızlığınıza rağmen yine biz başardık, Kürt halkı başardı” gururu. Bu gurur, tüm kayyımların ve yandaşlarının onurundan daha büyüktür. 
 
Yüz yılın geleneğidir bu gurur. 7’sinden 70’ine herkesin gözlerinde görebilirsiniz bunu.
 
Belediye önüne gelindiğinde heyecan da coşku da üç katına çıkıyor. Zılgıtlar yeri göğü inletiyor. Biz de heyecanlıyız tabi ki, besmele çekerek giriyoruz binaya. Anneler, kitle dışarda halay çekerken hemen ipleri eline alıyor. Geçiyorlar binanın kapısına, “güvenlik artık biziz” deyip gelen geçenden kimlik istiyorlar. Kayyım da arada kaynayıp içeri girmesin aman… 
 
Hırsız var!
 
Binaya girdik girmesine de, daha girişinden bile kayyımın bıraktığı çöpler kokuyordu. Öyle yemek artığı, boş şişelerin vesaire kokusu değil, hırsızlığın, rantın çöplüğü kokuyordu. Belediyeye girer girmez halk “bunlar kesin belediyeyi boşaltmıştır” deyip odaları gezmeye başladı. Bir ara bir erkek sesi, gür bir şekilde “hırsız var” diye yükseldi. “Hırsız var, basın yazsın bunları, çay bardaklarımızı bile almışlar” diyor. Basın yazacak tabi, bunun için buradayız. 
 
Ey ahali; Kayyım giderken çay bardağını bile almış. Bu halkın iradesine çöktüğü yetmemiş, belediyeyi gasp ettiği yetmemiş, çay bardağını bile çalmış. Sorun değil, halk o bardağı misliyle koyar yerine. Sonuçta artık o belediyeler halkın elinde, önemli olan bu. 
 
‘Konuş sen nerelisin’
 
Önemli olan bu, çünkü bu bir irade mücadelesiydi. Kimse yenemezdi bu mücadeleyi. Kimse o annelerin, o gençlerin inancını yenemezdi. “Kürtler artık DEM Parti’ye oy vermiyor”, “AKP bölgede birinci parti konumunda” diyenlere en büyük cevabı halk verdi. Seçim günü “konuş sen nerelisin” diyen amca, Van’da gözaltına alınırken gülüşüyle zafer mesajları veren genç verdi onların cevabını. 
 
Halk ‘biz buradayız’ dedi
İki dönem kayyım atandı, onlarca operasyon, yüzlerce gözaltı, yüzlerce tutuklama, birçok Kürt siyasetçileri cezaevine sokuldu, öz yönetim yasaklarını yaşadı bu halk, sokaklar talan edildi, ormanlar talan edildi, yakıldı-yıkıldı-yok edildi, “sen yoksun, dilin yok, kimliğin yok” denildi ama Kürt halkı tüm Kurdistan’da ve Türkiye kentlerinde “biz buradayız” dedi. “Biz buradayız ve sen bizi yenemezsin” dedi. Şimdi bu halk soruyor sana; “kayyım atamak kurtuluş mu”.  Sen katliamlarınla, tutuklamalarınla bitiremediğin bu halkın iradesini, kayyımlarla gasp edebilir misin? Atadığın kayyım belediye binasını gasp edebilir de, bu halkın fikrini, varlığını, dilini gasp edebilir mi? 
 
Biz verelim cevabını, edemez. Van’da örneğini yakın zamanda yaşadık. Bu halk direnmeyi daha anne karnındayken, kundaktayken öğreniyor. Böyle bir halk, kendi kendini yönetmenin güzelliğinden vazgeçmez. Böyle bir halk iradesini kimseye teslim etmez. Direniş kültürünü kuşanır, en önde bağırır “Sen kimsin” diye.. İşte bu sorunun cevabı kayyımlarda da, yandaşlarında da yok. 
 
Sorumluluk bekliyor bizleri 
 
Sıcaklar demiştik. Şimdi tam zamanı soluklanmanın. Soluklanalım ama rehavete de kapılmayalım. Soluklanalım ama arkalarından bıraktıkları yıkımı da unutmayalım. Evet, belediyeler alındı ama şimdi daha büyük bir sorumluluk düşüyor omuzlara. Yüksekova’da 988 milyonluk borç bırakmış bir zihniyetle her koşulda direnmek gerektiğinin sorumluluğu. Sokakların, parkların Kürtçe ismini Türkçe yaparak diline düşmanlık eden zihniyete karşı her koşulda mücadele etmenin sorumluluğu bekliyor Kürt halkını. Kayyımlar, Kürt halkı nezdinde Kurdistan’da medfundur.
 
Teşhir bizden yani basından, her alanda hesabını sormak sizden yani halktan…