Kadınlar: Türkiye İran’dan farksız

  • 09:01 2 Ekim 2022
  • Güncel
 
İZMİR - Jîna Mahsa Amînî’nin katledilmesiyle beraber İran’da kadınların hedef alınmasına karşı, kadınlarla dayanışmanın yetersizliğine dikkat çeken kadınlar, Türkiye’nin de kadın hakları konusunda İran’dan farksız olmadığını vurguladı. Kadınlar, yaşadıkları sorunlar karşısında mücadelenin gerekliliğine işaret ederken, aynı zamanda sorunlar karşısında sessiz kalınmamasını istedi.
 
İran rejimi tarafından katledilen Jîna Mahsa Amînî için başta Rojhilat, İran kentleri olmak üzere Kürdistan, Türkiye ve dünya genelinde protestolar devam ediyor. Ülkedeki insan hakları örgütleri tarafından yapılan açıklamalara göre, çok sayıda kişi yaşamını yitirirken, 70’in üzerinde kadın ise gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan 52’sinin kimliğinin belirlendi.  
 
Jîna'nın katledilmesi başta olmak üzere kadını hedef alan politikalara karşı sessiz kalınmaması gerektiğini vurgulayan kadınlar ajansımıza konuştu. 
 
‘Türkiye’de çoğu kadın özgür değil’
 
Üniversite öğrencisi Özge Özgür, sözlerine İran’da kadınların katledilmesini kınayarak başladı. Cinsiyet eşitliğinin sağlanması üzerinde duran Özge, “Giyim yüzünden insanların katledilmemesi lazım, giyimin birini rahatsız etmemesi lazım. Biri sırf kısa giyindi diye ya da saçları boyalı diye kimse tahrik olmamalı, bu kimseyi rahatsız etmemeli. Sırf rahatsız etti diye onu öldürmemeli ya da cinsel tacizde bulunulmamalı” dedi. 
 
‘Kadın katillerine verilen cezalar yeterli değil’
 
Kadınların Türkiye’de de yeterince özgür olmadığını belirten Özge, “Ben çoğu kadının özgür olduğunu düşünmüyorum, çünkü sokaklarda bile çoğu kadın rahat yürüyemiyor, bakışlara maruz kalıyor. Ben kendi tarzımla yürürken bir sürü bakışa maruz kalıyorum ve bu beni çok rahatsız ediyor” ifadesini kullandı. Kadın katliamlarında faillere verilen cezaların yetersizliğine dikkat çeken Özge, “Daha ağır cezaların olması gerekliğini düşünüyorum. Sırf para cezası verip serbest bırakıyorlar, sokaklarda geziyorlar. Bunlar başka kişileri de katledebilirler. Bunların sebebinin kadın düşmanlığının olduğunu düşünüyorum” sözlerine yer verdi.
 
‘Daha geniş eylemler gerekiyor’
 
Öğrenci Ela Çelik ise, İran’da polisin özelde kadını, genel olarak topluma dönük sergilediği tutumun rejimle alakalı olduğunu kaydetti. Ela, “Ben eylemlerin daha büyük çapta olması gerektiğini düşünüyorum. Bu sadece İranla sınırlı değil, bu şekilde çok fazla ülke var. Türkiye de, bunlardan biri. Bu kadar kesin sınırları olmasa da yavaş yavaş ona evrildiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı. 
 
‘Kadınlar sosyal ve politik hayatta kısıtlanıyor’
 
Kadınların sosyal ve politik yaşamda kendilerini tam olarak ifade edemediklerini söyleyen Ela, “Burada kadınların sosyal hayatta kendilerini dilediği gibi ifade ettiklerini düşünmüyorum. Politik hayatta da öyle. Polisin tutumunun, Türkiye’de de çok farklı olduğunu düşünmüyorum. Türkiye’de bugün böyle bir eylem olsa yine aynı şekilde tepkiyle karşılaşılacağını düşünüyorum, örnekleri de var. Dünya kadınları, seslerini duyurmak için daha çok çabalamalılar, çabalamalıyız ve boyun eğmemeliyiz” diye belirtti. 
 
‘İran’da yaşananlarda Avrupa devletlerinin de payı var’
 
Almanya’da yaşayan Cansu Turan Öztürk ise Avrupa ülkelerinin, İran’da yaşananlarda payı olduğunu vurguladı. Cansu, “İran halkı önceden çok daha özgür bir halktı. Devletler kadınları saymıyorlar daha çok erkeğe yönelik politikalar yapılıyor. Bir kadın özgürse yanındaki erkek de özgür olur. Avrupa ülkelerinin İran’ın bu hale gelmesinde payı var. İran’daki kadınların durumunu umursamıyor. Devletler umursamıyor ama kadınlar umursuyor.  Devletlerin bu duruma çözüm bulması lazım, böyle devam etmemeli. Devletler halktan yana tavır almıyor. Bu durumların yine yaşanmasını istemiyoruz. Herkes özgürce yaşamalı. Erkek ya da kadın olsun. Başı açık ya da kapalı olsun herkesin özgürce yaşama hakkı var” ifadelerini kullandı. 
 
‘Kadınların yaşamını kısıtlayanlar korunuyor’
 
Kadın özgürlüğünün ve kadınların yaşamsal alanlarının kısıtlandığı her yerde iktidarların rolüne değinen Kızıl Okyanus aktivisti Okyanus Atlas şu sözlere yer verdi: “Bunlara karşı gelmek için susmamak için elimizden geleni yapıyoruz. Tamamıyla haksızlığa uğruyoruz. Kadınlara bu ülkede hak ettikleri hiçbir yaşamsal alan sağlanmıyor. Artık Türkiye’de insanlara yaşam hakkı verilmiyor. Özgürlüğümüz kısıtlanıyor, işyerlerinde, oturduğumuz mekanlarda bile tacize, tecavüze maruz kalıyoruz. Bunun önüne geçilmesi için protestolar var. Devlet tacizcileri, tecavüzcüleri koruyor. Yaşamımızı kısıtlayan insanları koruyor. Hiçbir şekilde kadınlara, insanlara LGBTİ+’lara yaşam hakkı vermiyor.”
 
Okyanus, kadınların yaşadığı sorunlar karşısında mücadele etmesi ve sessiz kalmaması gerektiğini ekledi. 
 
‘Ortadoğu kadınlarının büyük problemi’
 
Jîna’nın katledilmesiyle beraber kadınların hedef alınmasına dair sorunların sadece İranla sınırlı olmadığını, herkesin sorunu olduğunu dile getiren öğretmen Diler Kişi, kadın dayanışmasının da bir noktada eksik kaldığını vurguladı. Diler, “Günümüzde bir Afganistan gerçeği var, bir Türkiye sorunu var. Bu, Ortadoğu kadınlarının çok büyük bir problemi. Büyük bir yara ve bu yarayı kapatmak için hepimizin birlik olması gerekiyor. Maalesef ülkemizde de bütün dünyada da kadın dayanışması yok, bir eksiklik var. Benim de içinde bulunduğum kadın dayanışmasındaki çarpıklıkları kendim de görüyorum. O acıları sanki çok içselleştirip ses olamıyoruz, sadece uzaktan bakıyoruz. Bunun en büyük etkisi sosyal medya. Sosyal medyaya kendimizi çok dayadık. Oradan iki üç hikaye, post paylaşarak o acılara merhem olmuşçasına vicdanımızı rahatlatıyoruz ama alanlarda yokuz. Eski örgütlenme duygusu yok” dedi.
 
‘İran halkı rejimi hiç kabul etmedi’
 
Kadınların her zaman sokaklarda olduğunu ifade eden Diler, “İran’da bulunduğum sürede, kadınlar bundan hep mustariptiler ve bizim ülkemizde olduğu gibi her hükümete, iktidara her zaman tepki gösteriyorlar. Asla kabullendikleri bir rejim değil. Değişim istiyorlar artık. Global bir dünya içerisindeyiz. Sosyal medyanın dezavantajları olduğu gibi insanların acılarını ortaklaştırmak noktasında insanlara bir dayanma gücü yaratıyor” sözlerini kullandı.
 
‘Yaşananlar içselleştirilmeli’
 
Kadınların acılarını ortaklaştırması gerektiğini vurgulayan Diler, ”Keşke bütün kadınlar acılarını içselleştirse ve acıları ortak kılabilsek. Olayların önünden geçip birkaç protesto yayınlayacağız, destek vereceğiz, alkışlayacağız ama acıları içselleştirmediğimiz sürece olacak bir şey değil” diye konuştu.