Vakıflı yok olmaya direniyor!

  • 09:06 12 Ekim 2023
  • Yaşam
 
Melike Aydın 
 
HATAY - Türkiye’de tek kalan Ermeni köyü Vakıflı’da evler tapusuz, araziler vakıflara ait, bu nedenle evlerini onaramasa da Vakıflı kadınları var olma direnişine devam ediyor.
 
Türkiye’de kalan tek Ermeni köyü olan Musa Dağı Ermenilerinin yaşadığı Vakıflı köyü, depremde ciddi hasarlar alsa da var olmaya devam ediyor. Bütünşehir Yasası’ndan sonra köy halkının bin yıla yakındır yaşadığı topraklarda evleri tapusuz, tarım arazileri ise vakfa ait, şimdilik 39 yıllığına kiralanmış durumda. Tarımdan geçim sağlanamaması nedeniyle özellikle gençler okumak için büyükşehirlere göçüyor. Köy halkının bu yok oluşa karşı direnişi depremle birlikte daha zorlaşsa da mücadeleleri devam ediyor. Bu mücadelede kadınları bir araya getiren Vakıf Köy Kadın Kooperatifi turizm durduğu için satışlarına internet üzerinden devam ediyor. Kooperatifin kurucularından Kohar Karton, kadınların birlik olması halinde başaramayacağı şey olmadığını belirterek “Her türlü depremi aşacağız. Yürüyeceğiz. Pes etmedik” diyor.
 
6 Ermeni köyü yok oldu, yerine Türkmenler yerleştirildi
 
 
Vakıflı Köyü 1300’lerin başında Qers (Kars) ve Agirî (Ağrı) civarından liman şehri olan Hatay’a göç eden ve iplikçilikle uğraşan Ermeni aileleri tarafından kuruldu. Vakıflı 1900’lü yılların başına kadar var olan toplamda 6 bin nüfuslu 7 köyden kalan son köy. 1915 tehcirinde Fransa tarafından Mısır’da bulunan Port Sait Liman’ına bırakılan Hataylı Ermeniler burada 1919’da Hatay Cumhuriyeti kurulana kadar mülteci statüsünde yaşadı. Ancak Hatay Cumhuriyeti 1939’da Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlanınca tedirgin olan birçok Ermeni gitse de soyadı kanunu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin hakimiyetini kabul edenler Vakıflı köyünde yaşamaya devam etti. Diğer 6 köye ise Türkiye’nin farklı bölgelerinden getirilen Türkmenler yerleştirildi.
 
Evler tapusuz, araziler köye değil vakıflara ait
 
Vakıflı’da tapulu araziler olsa da vakıf malları da var. (Hacı Ömer ve Hacı Hüsrev Vakıfları). Bu araziler köylülerin içinde olduğu Tarım Kooperatifi tarafından vakıflardan 2022 yılında 39 yıllığına kiralandı. 35 haneli köyün nüfusu yıl içinde değişse de ortalama 130’un üzerinde. Depremde 3 ev yıkıldı 30 kadar ev ağır hasarlı durumda. Bütünşehir Yasası sonrasında köylerin statüsü mahalleye çevrildikten sonra mülkiyet sorunu ortaya çıktı. Evler yıkılınca veya yıkılması gerekince yeniden yapılması için proje çizilmesi, proje çizilebilmesi için de ruhsat alınması gerekiyor. Ancak 2000 yılı öncesine ruhsat verilmeyeceği belirtilmiş. 
 
Konuya ilişkin değerlendirme yapan Kohar Karton, çaresizce beklediklerini söyleyen “Aslında evlerimizi onarıp huzurlu şekilde yaşamak istiyoruz. Ağır hasarlılar yıkıldı. TOKİ evleri deniyor ama köy halkı evlerini bırakmak istemiyor. Çünkü evleri kendi arazisinde, baba arazisinde. Nasıl bir anlaşmaya varılacak bilemiyoruz. Tapumuz yok. Hukuken bir şeyler yapacağız. Önemli olan ruhsat verilecek mi belediye tarafından. Buranın kimliği çok önemli. Tek köy olarak korunması gerekir. Umarım olacak. Ama nasıl zorluklardan geçeceğiz bilemiyoruz” dedi. 
 
‘Buraları bırakamayız’
 
Depremin ardından İstanbul’a gitmek zorunda kalanların olduğunu belirten Kohar, “Şartlar istemediği yere yönlendiriyor. Eğitim için gidenler var ama temelli bir gidiş değil. Okul döneminde İstanbul’dalar sonrasında buraya geliyorlar. Eski evimizi yapamazsak da bir oda yapacağız yine devam edeceğiz. Bahçelerimiz var geçim kaynaklarımız burada. Hayatımız burada devam ediyor. Buraları bırakamayız” sözleri ile topraklarını bırakmayacaklarını dile getirdi. 
 
‘Gençler büyükşehirlere göçüyor’
 
 
Gençlerin durumunun ise daha zor olduğunu belirten Kohar, tarımın her yerde olduğu gibi Hatay’da da kazanç getirmemesinden dolayı gençlerin okumak zorunda olduğunu, dolayısıyla da büyükşehirlere göçtüğünü belirtti. Kohar, “Türkiye genelinde bütün köylerin yaşadığı sıkıntıları biz de yaşıyoruz. Gençlere iş imkanları yok. Nüfusun yüzde 70 kadarı İstanbul’da. Annelerimizin yaşıtları işçi alımlarında Almanya’ya gitmiş. Biz bundan sonra köyü sıkı sıkı tutup devam ettirme çabasındayız. Bize kalan tek yadigar bu köy” dedi. 
 
‘Kadın kooperatifi yol açıyor’
 
Kadın kooperatifini de köydeki kadınlar olarak bir ses olma amacıyla kurduklarını ifade eden Kohar, şunları dile getirdi: “Birlikte olunca daha güçlü oluyorsunuz. Biz ağacın bedenini oluşturduk. Birimiz hepimiz, hepimiz de birimizi temsil ediyoruz. Kimseyi dışarıda bırakmadık, köydeki tüm kadınlar dahil. 33 kişiyiz. İstihdam oluştu. Hepimiz ortağız, kadınlara kazanç kapısı, ekonomik özgürlük demek. Ama depremden sonra bitti. Köy günde yüzlerce ziyaretçi alıyordu ona göre de satışlarımız oluyordu. Depremde ziyaretçi Hatay’a gelmeyince biz de etkilendik. Ama yine devam etmek istiyoruz. Kargolarla diğer kooperatiflerle çalışıyoruz. Biz insanların ayağına gitmeye çalışıyoruz. Aksasa da devam edecek.” 
 
Kohar, son olarak kadınların birlik olması halinde başaramayacağı şey olmadığını belirterek “Her türlü depremi aşacağız. Yürüyeceğiz. Pes etmedik” dedi.