Katliamın üzerinden bir yıl geçti: Mücadele 'Deniz'leşti

  • 09:01 17 Haziran 2022
  • Portre
 
Melike Aydın 
 
İZMİR - Bir yıl önce bugün HDP İzmir il binasına yönelik saldırıda katledilen Deniz Poyraz’ı anlatan annesi ve arkadaşları, çocuk yaşta büyük sorumluluklar alan Deniz’in, verdiği mücadelede yaşadığını söyler. 
 
Halkların Demokratik Partisi İzmir İl Örgütü’ne yönelik saldırıda Onur Gencer tarafından Deniz Poyraz’ın katledilişinin üzerinden bir yıl geçti. Yaşamı mücadele ile geçen Deniz’i annesi Fehime Poyraz ve arkadaşları Hayat İzgi ile Hülya Akman’dan dinledik. 
 
Çocuk yaşta büyük sorumluluklar aldı
 
Mardin’in Ömerli ilçesi Xerbemrişke (Tavuklu) köyünden siyasi baskılar nedeniyle önce Diyarbakır’a göç eden annesi Fehime Poyraz ve Abdülillah Poyraz, evlendikten sonra İzmir’in Konak ilçesine bağlı Kadifekale’e yerleşir. Deniz, 1984 yılında Kadifekale’de dünyaya gelir. Aynı zamanda 8 kardeşi olan Deniz henüz 11 yaşında iken babası siyasi nedenlerden dolayı tutuklanarak cezaevine gönderilir. Bu durumdan dolayı Fehime çalışmaya başlarken, Deniz ise kardeşlerine bakmak için okulu bırakır. 
 
‘Çocukluğunu yaşamadı’
 
“Deniz çocukluğunu yaşamadı” diyen Fehime şöyle devam eder: “Kendini bir annenin yerine koydu. Çocuklara karşı sorumluluğu hep o taşıyordu. Her işi yapıyordu. Babası birkaç yıl sonra cezaevinden çıktı. Biz ne yapıyorsak Deniz de bizimleydi. Okulu dışarıdan bitirdi. Eve elince kitap okurdu. Arkadaşları geliyordu, beraber okuyorlardı. Yumuşak kalpli bir insandı. O ölümü hak etmedi.”
 
HADEP’te faaliyet yürüttü
 
Deniz, Kürt halkının verdiği mücadeleyle çocuk yaşlarda tanışır. Mezopotamya Kültür Merkezi’ne gider, aynı zamanda gençlik çalışmalarında da yer alır. Fehime o yılları şu sözlerle anlatır: Bizimle birlikte partiye (HADEP) geliyordu. Yok demezdi, her şeyi yapmak istiyordu. HDP’de kısa bir süre Konak İlçe Eşbaşkanlığı yaptı. Deniz basına da yardım etti. Mücadele etmeyi seviyordu.”
 
Dilan Kortak cenazesine katıldığı için yargılanıyordu
 
Kardeşlerinden ikisi cezaevine girince annesi Fehime yeniden çalışmaya başlar. HDP İzmir İl Örgütü binasında 3 yıl mutfak işleriyle ilgilenen Fehime’nin elinden ameliyat olmasıyla Deniz, annesinin yerine bir süreliğine çalışmaya başlar. Deniz’in katledildiği gün ameliyatlı elinin pansumanı için hastaneye giden Fehime, “Perşembe günüydü, Cuma günü de Dilan Kortak davasından duruşması vardı. Tabutun altına girmiş, fotoğrafını taşımış, mezarındaki çiçekleri sulamış diye dava açmışlar Deniz’e. Onun arkadaşıydı. Biz yurtsever aileler gibi birbirimizi seviyoruz. Babası o gün ben geleyim dedi ama o yarın gel dedi. Saat 11.05’te haberi geldi. İnanmadım” diye anlatmaya devam eder.  
 
‘Deniz’e terörist diyenler teröristtir’
 
Fail Onur Gencer’in insani duygular taşımadığını söyleyen Fehime, şu ifadeleri kullanır: “Katlediyor, başında duruyor, sonra internete atıyor. Diyor terördür. Kendisi terördür. Onu yöneten onun sırtını tutan terördür. Kızım bir karıncayı incitmemiş, Hain bir insan değildi. Ben bu terör lafını, kızımın üzerinden kaldırana kadar mücadele edeceğim. Bir partinin içinde katlettiği için öyle görüyorlar. Kınıyorum onları. Zaten bu insanlığın zihniyeti değil. Sadece Kürtlere değil, Türklere de Alevilere de bütün halklara yapıyorlar. Özellikle Kürtlere terör diyorlar. Onlar da insandır, bir kimlik istiyorlar. Bu dünya herkese yeterdir. Hepimiz bir arada yaşarız, bu düşmanlık aramızdan çekilsin. Çocuklarımız silah almasın. Elleri kitap kalem alsın.” 
 
Binler Deniz’e sahip çıktı
 
Geçen bir yıllık süreçte çok zorluk yaşadığını, ancak halkım hem kendilerine hem de Deniz’e sahip çıktığını dile getiren Fehime, şu sözleri paylaşır: “Onun yeri hiç kaybolmayacak. Deniz o ölümü hiç hak etmedi. Kimse çağrı yapılmadığı halde binlerce insan geldi. Hepimizin dünyası alt üst oldu. Gece yatarken neler geçiyorum. Suçsuz sebepsiz yere öldürüldü. Benim kızım ilk de son da değil. Her zaman ayakta olmak istiyorum, mücadelesini vermek istiyorum. Kimse terör değil, herkes annesinin kuzusudur. Onu yönetenler kinle nefretle büyütmüş. Yoksa bir insan bu kadar nefret eder mi? Gelsinler el ele verelim, bu kanı durduralım.”
 
Çözüm İmralı’da
 
HDP’ye dönük kapatma davasına da değinen Fehime, bu çabanın boşuna olduğunu, Kürt halkının her zaman mücadelesinin arkasına olacağını vurgular. Fehime, çözümün İmralı Cezaevi’nde olduğunu belirterek, “Birbirimizi dinlememiz lazım. Derdimizi birbirimize söylemesek kan dökülecek. Hepimiz kardeşiz. Böyle istemeyen insanlar vardır. O kendini kahraman görüyor ama değil. Asıl azmettirenler suçludur. Bırakıyorlar, ceza vermiyorlar sonra da cesaret alıyorlar” diye ifade eder. 
 
‘Daha çok Denizler dünyaya gelecek’
 
Fehime, bir adı da “Mizgin” olan Deniz’e adını, Deniz Gezmiş’ten dolayı verdiklerini söylerken, kızının katledildiğinde 85 çocuğa Deniz adının verildiğini hatırlatır. Fehime, “Bir Deniz gitti, daha Denizler dünyaya gelecek” der. 
 
‘Deniz’i mücadelesinde tanıdım’
 
Arkadaşı Hülya Akman ise Deniz’in kendisinden 5 yaş büyük olduğunu, kendisinde çok şey gördüğünü ifade eder. Hülya, “Mezopotamya Kültür Merkezi’ne gidiyordum. O da gençlik kollarındaydı. Deniz’i asıl orada tanıdım. Vefat etmeden 10 gün önce gördüğümde de ne partiye olan bağlılığından ne de enerjisinden bir şey kaybetmemişti. Yaptığı her işi severek yapıyordu. En zor zamanlarda bile Deniz gülüyordu. Deniz, çocuklarla da sohbet ederdi, ciddiyetle dinleyebilirdi 70 yaşındakileri de. Çok seviliyordu. Deniz’i hep böyle hatırlıyoruz” diye belirtir. 
 
Ülkücü grup tarafından katledilmek istendi
 
Yaklaşık 10 yıl önce Deniz’in ailesinin evine bir grup ülkücü, Kürtçe müzik dinledikleri bahanesiyle baskın yapar ve Deniz’i üçüncü katta bulunan evlerinin balkonundan atmaya çalışır. Deniz’i tanıyan ya da tanımayan kimsenin unutamayacağını vurgulayan Hülya, katledilişine dair ise şunları dile getirir: “Hep ‘bizim iktidar olduğumuz dönemde faili meçhul cinayetler olmadı’ denildi. Deniz’in katili kaçmadı. Kasıtlı beklendi. O binanın karşısında çadır vardı. Katili korumak için mi binayı korumak için mi? Katil büyük ihtimalle devletle bağlantılı. Her şey çok açık. Tek başına öldürmediği belli. Bu katilin yargılandığından da emin değiliz. 
 
Beraber gözaltına alınmışlardı
 
Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivistlerinden Hayat İzgi, DEP ve HADEP yıllarında kadın kollarında bulunduğunu, Deniz ile ilk kez Konak ilçesindeki çalışmalarda tanıdığını kaydeder. Hayat, Abdullah Öcalan’ın doğum günü için evlerinde kutlama yapıldığı sırada polis baskını olduğunu ve gözaltına alındıklarını hatırlatır. Hayat, “11 gençle birlikte gözaltına alındık. Deniz de vardı. Polise yaşı küçüktür bırakın dedim. O ‘ben 18 yaşındayım’ demişti. Beraber 4-5 gün gözaltında kaldık. O zaman DGM’ler vardı” diye anlatır. 
 
‘Kadınlığıyla barışık olmayı partiden öğrenmişti’
 
Deniz’in, metropolde doğan her Kürt kadını gibi partinin şekillendirdiğini söyleyen Hayat, “O da her Kürt kadınının yaşadığını yaşadı. Eğer Kürt isen, yurtseversen taşlanırsın. Biz cinsimizle barışık değildik. Bunu parti ile tanıdık. Deniz de kadın oluşuyla var olan bir kadındı. Kadınlığıyla barışıktı” diye devam eder. 
 
‘Terörist biz değiliz ülkeyi savaşa sokanlardır’
 
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Deniz’e “terörist” dediğini hatırlatan Hayat, “Onların gözünde her Kürt terörist. Ama terörist kimdir? Diline, kimliğine, kültürüne sahip çıkanı terörist ilan ediyorlar. Hem dilini kesmeye çalışıyorlar hem de seni terörist ilan ediyorlar. Silahsız bir insan nasıl terörist olur? Sadece Kürtler de değil, yoluna çıkan  herkese ‘terörist’ diyorlar. İtaat etmemizi, ne derlerse kabul etmemizi istiyorlar. Bölücülüğün de teröristliğin de en alasını onlar yapıyor. Ülkeyi sattılar, herkes aç. Kriz var ve savaş nedeniyle var. Savaşa sokacaklar, kriz yaşatacaklar. Bunları da sadece kendi çocuklarının rahatı için yapacaklar. Sonra da biz terörist olacağız öyle mi? Terörist onlardır, biz değiliz” sözlerini kullanır.
 
‘Kürtlerin başı diktir’
 
Yeni doğan torununa Deniz adını verdiklerini belirten Hayat, son olarak şöyle der: “Katliamlar oldu, gazeteciler, vekiller, işverenler, kadınlar katledildi. Seve Demir, Sakine Cansız katledildi ama bitmedi. Ne katledilerek, ne de hapse atılarak biteriz. 1988’de buraya geldiğimizde insanlar Kürtlüğünden utanır veya korkar hale getirilmişti. Ama şimdi her yerde gururla Kürt olduğumuzu söylüyoruz. Mücadele sayesinde oldu. Ama bugün Kürtler her yerde Kürtlüğüyle başları diktir. O bizim şehidimizdir. Şehitlerimizin mücadelesi sayesinde bu noktalara geldik.”