HDK Eşsözcüsü: Çıkış yolu Sayın Abdullah Öcalan’la görüşmek!

  • 09:01 15 Mayıs 2022
  • Siyaset
 
Marta Sömek 
 
İSTANBUL - Türkiye’nin öteden beri Kürtleri kendisine tehdit olarak gördüğünü belirten HDK Eşsözcüsü Esengül Demir, “Çıkış yolu, Kürtlerin iradesi olarak benimsediği Sayın Abdullah Öcalan’la görüşmekten, onunla oturup müzakere sürecini yeniden başlatmaktan geçiyor. Topyekün Kürtleri yok etmeye çalışma politikalarıyla bu sorunun çözülmeyeceğini defaatle tarihsel olarak da görmüş olduk” dedi. 
 
AKP-MHP iktidarının Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP) işbirliği ile Federe Kürdistan Bölgesi’nde bulunan Zap, Metîna ve Avaşîn'e yönelik 17 Nisan’da yeni bir aşamaya evirilen saldırıları sürüyor. İktidar kanadından yapılan açıklamalarda bu saldırılarda şimdiye kadar istenilenin elde edilemediği yorumu açığa çıkarken, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Esengül Demir iktidarın savaş politikalarını ajansımıza değerlendirdi.
 
‘Türkiye beklediği zaferi elde edemedi’ 
 
Esengül, önceki yıllarda da defalarca “sınır ötesi operasyonlar” adıyla çeşitli operasyon ve saldırıların gerçekleştirildiğini dile getirdi. Esengül, “Türkiye’nin öteden beri Kürtlere dönük bu saldırılarının bir devlet politikası, ideolojik bir yaklaşım olduğunu çok iyi biliyoruz. Kürtlerin herhangi bir şekilde bölgede, coğrafik noktada kazanım elde etmelerinin önüne geçmeye dönük bir saldırı politikası” diye konuştu. Türkiye’nin her seferinde kendi beklentileri doğrusunda bir kazanımla dönmediğine dikkat çeken Esengül, “Onların hedefi bir taraftan bütünlüklü olarak Kürtlerin orada hem politik olarak güç aldığı hem de ideolojik olarak da bir yeni yaşam kurgusunun önünü kesmek” yorumunu yaptı. Türkiye’nin bu saldırıyla beklediği zaferi elde edemediğine vurgu yapan Esengül, her yıl yeni bir “müjdeyle” böyle bir saldırı süreci başlattığının da altını çizdi.  
 
‘Türkiye öteden beri Kürtleri tehdit olarak gördü’ 
 
Bu durumun iktidarın politik ve ekonomik kriz karşısında çözümsüz olmasından kaynaklı olduğunu ifade eden Esengül, “Dikkatleri oraya çekmek, içerideki sorunlara yanıt bulamadığı için bu sorunların ötelenmesini sağlıyor. Ama en önemli nedeni Ortadoğu’nun yeni şekillenen coğrafi, politik yapısının önünde bir engel oluşturmak” dedi. Türkiye’nin öteden beri Kürtleri kendisine tehdit olarak gören bir ülke olduğunu belirten Esengül, bölge devletlerinin büyük bir bölümünün de Türkiye ile bu fikriyatı paylaştığını sözlerine ekledi. Bölge ülkelerinin de saldırılara göz yumduğunu kaydeden Esengül, “İran, Suriye, Irak için aynı şeyi söyleyebiliriz, bu noktalarda ortaklaşılıyor. Uluslararası güçlerden aldıkları destek de göz ardı edilemez tabii. NATO’nun içinde yer alan yapılar ve şimdiye kadar Ortadoğu politikasının belirlenmesinde en önemli rol oynayan İngiltere, Fransa gibi ülkelerin onayını almadan kolay kolay böyle sınır ötesi operasyonlar düzenleyemez. Dolayısıyla onların onayının olduğunu da görüyoruz burada” şeklinde konuştu. 
 
‘KDP her türlü lojistik desteği sağlıyor’ 
 
Saldırıların çok yönlü ve hızlı sonuç almaya dönük planlandığını aktaran Esengül, “Saldırının dozunu yükselterek hem içerideki sıkışmışlığına, hem de gelecekte girilecek olan bir seçimde de Erdoğan’ın kendince bir zaferle girme arzusu da yatıyor. O yüzden saldırılar çok yönlü, çok şiddetli ve aynı zamanda da hızlı sonuç almaya dönük planlanmış” ifadelerini kullandı. Esengül, iktidarın savaş çok uzadığında yıpranabileceğini ve ekonomik olarak da karşılayabilecek gücünün olmadığını bildiği için saldırıyı çok tempolu ve hızlı yürütmeye çalıştığını belirtti. Türkiye’nin yerel güçlerden de destek aldığına işaret eden Esengül, “Şimdiye kadar Türkiye’nin giremediği pek çok alana bugün Güney Kürdistan’da KDP’nin desteğiyle girdiğini, alan açıldığını, her türlü lojistik desteğin sağlandığını görebiliyoruz. Barzani ailesinin Erdoğan ve uluslararası güçler tarafından teslim alındığını da söyleyebiliriz. Yoksa kendi halkına, kendi halkından gelen insanlara böyle bir saldırının parçası olmasının başka bir açıklaması olamaz” değerlendirmesini yaptı. 
 
23 yıldır süren tecrit politikası… 
 
Öte yandan tecrit politikasının 23 yıldır süren bir politika olduğuna vurgu yapan Esengül, “Bir halkın liderini tecrit altına alarak, tutuklayarak, halkla kuracağı bütün bağları keserek zaten o halkın bir şekilde mücadelesinin direncini kırmaya dönük bir politika. Fakat artık Kürt halkı sadece dar bir coğrafyada mücadele yürütmüyor” diye konuştu. Kürtlerin yaşadığı coğrafyanın, tüm dünyanın ortak güçlerinin çıkarlarının da olduğu önemli bir coğrafya olduğuna dikkat çeken Esengül, “Kürtlerin bugün İran, Türkiye, Suriye ve Irak’ta bulunduğu o coğrafik bölge, tarihi ve ekonomik olarak da dünyanın gelişiminin, doğuşunun çıktığı coğrafik bölgeler. O önemli coğrafik bölgenin tarihsel olarak da Kürtlerin denetiminde, kontrolünde ya da kendi hayatlarını kuracağı bir örgütsel gelecek kurması dünyanın pek çok gücü için risk ve tehlike” dedi.
 
‘Kürtlerin tek arzusu topraklarında barış içinde yaşamak’ 
 
Kürt halkının iradesini kırmak için 20 yıldan fazladır tecrit uygulandığının altını çizen Esengül, şunları kaydetti: “Kendi güdümlerinde, yönetebilecekleri, ‘iyi Kürtler’ diye tarif ettikleri Kürtler olsaydı sorun olmayacaktı. Fakat yönetemedikleri, kontrol edemedikleri, dünya kapitalist sistemin alternatif yeni bir sistem kurmayı hedeflediği, yani Kürtler söz konusu olunca dünyanın bütün bu güçlerinin çıkarlarının ortaklaştığını görebiliyoruz. Bu iradeyi de kırmak üzerine tecridin 20 küsur yıldır devam ettiğini görüyoruz. Kürtlerin tek arzusu kendi topraklarında, kendi vatanlarında barış içinde yaşamak. Yıllar boyu sürdürülen mücadelenin ana teması da budur. Fakat bir taraftan da kendilerini korumak, hayatta kalabilmek için de savaşmak zorunda kalıyorlar.”
 
‘Çıkış yolu Sayın Abdullah Öcalan’la görüşmek’ 
 
Kürt halkının hem siyaseten, hem de dünyadaki diğer halkları yanlarına çekecek şekilde diplomatik mücadele yürüttüğünü aktaran Esengül, “Bu mücadelenin Ortadoğu sınırlarında ya da Kürdistan coğrafyasında sınırlı kalmadığını söyleyebiliriz. Ne kadar Kürtleri karşınıza alırsanız alın, ne kadar Sayın Öcalan’ı tecrit altında tutmaya çalışırsanız çalışın, Kürtlerin haklı mücadelesi dünyanın her tarafına yayılmış durumda” şeklinde konuştu. Bugün Kürt sorununun yalnızca Türkiye’nin ya da Ortadoğu’nun sorunu olmadığını söyleyen Esengül, “Bu sorun dünya sorunu haline gelmiş durumda. Pek çok tarafı var, pek çok da Kürt halkını destekleyen dünya halklarından dostları, yoldaşları var” aktarımını yaptı. Çözüm ve tek çıkış yolu olarak PKK Lideri’ni işaret eden Esengül, “Buradan çıkış yolu da Kürtlerin iradesi olarak benimsediği Sayın Abdullah Öcalan’la görüşmekten, onunla oturup müzakere sürecini yeniden başlatmaktan geçiyor. Çünkü bu haliyle, savaş, saldırı, topyekün Kürtleri yok etmeye çalışma politikalarıyla bu sorunun çözülmeyeceğini defaatle tarihsel olarak da görmüş olduk” yorumunda bulundu.
 
‘Türkiye’den güçlü ses çıkması gerekiyor’ 
 
Öte yandan savaş sürerken, Türkiye’den buna dair daha güçlü ses çıkması gerektiğini de vurgulayan Esengül, “Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı karşısında savaş karşıtlığını ve savaşın yıkıcılığını ifade etmek için binlerce insan sokağa çıktı. Ama Türkiye yıllardır yürüttüğü savaş politikalarına rağmen büyük bir açlık ve sefalet yaşayan Türkiyeli emekçiler, halklar savaşa karşı seslerini daha gür çıkarması gerekirken Türkiye’de savaş karşıtı bir politikanın gelişmediğini görüyoruz” örneğini verdi. Bu durumun da halkın ekmeğinden, aşından elde edilen bütün varlıkların iktidar tarafından savaşa, bombaya ve Kürt halkının yıkımına aktarılmış olacağına işaret etti. Esengül tüm halklara, savaşa karşı daha gür bir ses çıkarmaları çağrısında bulundu.