25 Kasım’a giderken ‘Jin jiyan azadî’ (1)

  • 09:03 17 Kasım 2023
  • Dosya
 
Çoklu saldırıya karşı çoklu direniş!
 
Dilan Babat
 
ANKARA - “Vazgeçmiyoruz her yerdeyiz” şiarıyla 25 Kasım’ı örgütlediklerini söyleyen HEDEP Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, iktidarın iki ülke hayaline karşı kadınların mücadelelerini yükselttiklerini söyledi. Halide, “İktidar çoklu saldırıyor evet ama biz de çoklu direniyoruz” mesajı verdi.
 
Dünya genelinde kadına yönelik şiddet, eril zihniyetle yönetilen devletler eliyle gün geçtikçe derinleşirken kadınlar, bu şiddet karşısında mücadeleye devam ediyor. Erkek devlet şiddeti karşısında verilen mücadelenin adımlarından biri ise 63 yıl önce Dominik Cumhuriyeti’nde atıldı. Faşist diktatör Rafael Trujillo’nun baskılarına karşı mücadele eden ve bu mücadelede katledilen “Üç Kelebek” diye anılan Mirabal Kardeşler’in direnişinin sınırların ötesine taşmasıyla beraber gelişen süreçte Birleşmiş Milletler (BM), 25 Kasım gününü “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü ilan etti. Bundan sonraki süreçlerde ise iktidarların baskılarına karşı, kadın mücadelesi hızla gelişirken, kazanımlar da bir bir elde edildi. Günümüzde kazanımların hedef alınmasına karşı kadınların mücadelesi sınırların da ötesine taştı. 
 
Kurdistan ve Türkiye’de ise iktidarın kadın kazanımlarına dönük saldırılarına karşı verilen mücadele aralıksız sürüyor. Kadınlar, sokaklara çıkarak, erkek devlet şiddetini teşhir ederken, bir kez daha haykırmaya hazırlanıyor.  Kadınlar, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla alanlara çıkarak, iktidarın tüm saldırılarına karşı ‘buradayız her alandayız’ mesajını bir kez daha iktidara hatırlatacak. 
 
25 Kasım’a sayılı günler kala hazırladığımız dosya ile başta Kurdistan olmak üzere, Türkiye, Ortadoğu ve diğer kıtalarda “Jin jiyan azadî” felsefesiyle hayat bulan kadın direnişine dikkat çekiyoruz. Bu kapsamda dosyamızın birinci bölümünde Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu’nun değerlendirmelerine yer veriyoruz. 
 
’22 yıllık süreçte adım adım kadınlar yok sayıldı, görmezden gelindi’
 
İktidarın kadın politikalarının daha çok “aile” kavramı üzerine kurulu olduğunu belirterek, değerlendirmelerine başlayan Halide, son 22 yıldır AKP’nin bunu inşa etmeye çalıştığını söyledi. İktidarın en demokratik süreçlerde bile sürekli kadınlarla bir kavga halinde olduğunu, kadın kimliğini yeniden düzenleme ısrarı içerisinde olduğunu kaydeden Halide, “Son aşamada AKP-MHP iktidarı, bunu değiştirip dönüştürmekten ziyade bunu bir düşmanlık meselesi haline getirdi. Özellikle hak, eşitlik ve özgürlük talep eden kadınlar, hem sokakta hem de birçok alanda bunun mücadelesini verirken hedef halin geldi. Kadın özgürlük mücadelesi, eşitlik mücadelesi bir yönüyle değişimi ve dönüşümü zorlayan, eşit yurttaşlığın hayata geçirilmesini önemseyen bir noktada. Kadın mücadelesi içerisinde milliyetçiliği, ırkçılığı, dinciliği göremezsiniz. Kadınlar, verdiği mücadelede herkes için demokrasi isteyen bir perspektife sahip. Özellikle Kürt kadınlar ve Türkiyeli feminist kadınlar, 22 yıllık AKP iktidarı boyunca bunun mücadelesini verdiler. AKP hükümeti, 22 yıllık süreç içerisinde adım adım kadını yok sayan, görmezden gelen, bunun yerine ‘aileyi’ koyan bir anlayış içinde” dedi.  
 
İktidarın iki ülke gerçekliği
 
İktidarın, hukuksuzlukları, peyder pey yasalara yansıttığını, uluslararası sözleşmeleri askıya aldığına işaret eden Halide, Kurdistan’da ise kayyım politikalarıyla Kürt kadınların öncülük ettiği kadın özgürlükçü modelin lağvedilmesine kadar gidildiğini ifade etti. Halide, “Yerine daha aile odaklı, milliyetçilik eksenli asimilasyon politikalarını devreye koyacak kurumsallaşmaları yaptı. İktidarın iki ülke gerçekliği vardı. Bir yandan Kurdistan’da kayyım politikalarıyla, yargı taciziyle kadınlara dönük operasyonlar gerçekleştirmesi, bir yandan Türkiye’de mevcut yasaların askıya alınması. Derneklerin demokratik yaşama dahil olmasından ziyade terörize edilerek bu dernekler yerine aile odaklı derneklerin oluşturulması gibi durumlar yaşandı. Kadın kimliğini oluşturmak istediler, ama bu kadın kimliği nasıl bakanlıktan silinmişse de kurumsal yapılardan da silindi. ‘Güçlü aile güçlü toplum’ sloganı ile yola çıktılar. Halbuki bu meselede ele alınan tartışmalarda toplumu da kutuplaştırırken, aynı zamanda kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesini hem toplumda hem de kamusal alanda görünmeyecek bir şekilde cepheleştirmesi söz konusuydu” şeklinde konuştu. 
 
‘AKP’nin kadın düşmanlığı sıradan bir düşmanlık değil’
 
Mevcut 22 yıllık süreçte adım adım kadına dönük bir düşmanlık söz konusu olduğunu vurgulayan Halide, şu ifadeleri kullandı: “Ama öyle sıradan bir düşmanlık değildi. AKP iktidarı, bir toplumsal değişim istiyor ama bunu yaparken de önündeki engelin Kürt kadınları, Türkiyeli kadın hareketleri olduğunu görüp saldırılarını büyüttü. Kadınlar değişimi zorlarken, o da ideolojisinin inşasını yapmak isterken bunu da erkek ittifakıyla oluşturdu. Hem siyasette yaptı hem de yargı kurumlarında. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı kurumlara Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı kurumlara baktığımızda bu toplum üzerinde ciddi bir tahribata götüren bir süreci örüyor. Biz kadınlar da bunun mücadelesiyle eşitlik ve özgürlük eksenli kazanımlarımızı korumaya çalışıyoruz. Yerine geldiğinde inşa etmeye çalışıyoruz, her seferinde de vazgeçmiyoruz.”
 
Her alanda kendi politikalarımızı örgütleyeceğiz 
 
Anti demokratik uygulamaların AKP ile başlamadığını, yüzyıllık Cumhuriyet’te haksız infazların da yapıldığını söyleyen Halide, birilerinin hep makul olarak, birilerinin de hep terörize olarak görüldüğüne dikkat çekti. Halide şu ifadeleri kullandı: “Hangi hükümet gelirse gelsin kendi ‘makul kadın’ perspektifi değilse, bunun üzerinden hep bir şekilde yargı süreciyle defalarca cezaevine girildi, idam edildi ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarına çarptırıldı. Bu ülkenin en temel sorunlarından birisi adalet. Adalet, öyle bir şey ki, gelen kendine göre ayarladığı için adalete ulaşamayan milyonlar var. İktidar değiştiğinde sadece kılıflar değişiyor, hangi iktidar gelirse kimi terörize etmek istiyorsa oradan yol alıyor. 
 
Dosyanın içeriği boş
 
TJA davasına baktığımızda iktidarın bir kadın düşmanlığı var, ama özellikle Kürt düşmanlığı var. Çünkü Kürt kadınlar, yüz yıllık süreç içerisinde değişen iktidarlara rağmen son 40 yıllık mücadele içerisinde kendi modelini oluşturuyor, kurumsallaşmaları var. Demokrasi, eşitlik ve özgürlüğü inşa ediyor. Bunun için eğitimler veriyor, eylemler yapıyor. Her alanda biz kadınlar varız, her alanda da kadınlar olarak kendi politikalarımızı örgütlemek istiyoruz. Her alanda biz kadınlar varız, her alanda da kadınlar olarak kendi politikalarımızı örgütlemek istiyoruz. Bu model Kurdistan’da kendisini oluşturmuştu. AKP-MHP iktidarı, savaş politikalarıyla birlikte kadınlara da savaş açmıştı. Bunun önünde duracak en örgütlü yapı da Kürt kadınlardı. Bunun karşısında durmadan bir siyasi operasyon yaşadı. Bu siyasi operasyonların en son örneği TJA’lı kadınlardı. Dosyanın içeriği o kadar boştu ki, Ankara ve Diyarbakır hattında gidip geldi.”
 
‘İktidar istiyor diye vazgeçmeyeceğiz’
 
TJA’lı kadınların yargılandığı davada kadınların çalışmaları, söz kurmaları, eylemlerin suçlama konusu yapıldığını belirten Halide, kadınları mücadelesinden vazgeçirmek istendiği için bu yargılamanın yapıldığını ifade etti. Halide, “Arkadaşlarımız nasıl o röportajları vermişlerse, eylemlerde bulundularsa, eşit ve özgür yaşamın savunuculuğunu yapmışlarsa o duruşmada da heyeti yargıladılar. Yargılamada şunu gördük; biz haklıyız, eşitlik ve özgürlük istemek bizim en temel hakkımız. Şiddetsiz bir yaşamı istiyoruz, kadınlar şahsında toplumun da hakkı. Buna karşı duran bir iktidar var, ama iktidarın karşısında duran köklü bir Kürt kadın hareketi var. Yargı şiddeti dediğimiz alanda, buraları baskı altına alma, yeri geldiğinde tutuklama ile kadın ideolojisinin yayılmamasını engelleme niyetlerinde. Ama Kürt kadın hareketi içerisinde binlerce kadın tutsak var. Hayatın içerisinde kendi özgür kimliği için mücadelesini yürüten, kurumsallaşmasını isteyenler, cezaevine girip çıkıyorlar. Yeniden cezaevi süreçleri yaşanıyor, ama bunların hiçbiri bizim mücadele etmemize, kendi demokratik siyasetimize engel olan bir baskı aygıtı haline gelmiyor. 
 
Özgürlük mücadelesi verdiğimiz için yargılanıyoruz
 
Bu kadar yıldır mücadele ediyoruz. Hepimiz eşitliğin nasıl olması gerektiğini öğrenmişiz, topluma yaymışız. İktidar öyle istiyor diye makul ailesini de böyle yaratmak istiyor diye biz de kendi inşamızdan vazgeçecek değiliz. Bu politikalar boşa çıkacak. Bu politikaları hayata geçiren yargı, iktidar, kadınların mücadelesini terörize edecek herkes bunun hesabını verecek. Biz, özgürlük mücadelesini verdiğimiz için yargılanıyoruz, ama onlar cezasızlık politikasıyla daha çok kadın cinayeti yaşansın diye, kadına tecavüz sistematik bir araç haline gelmesi, toplumun yozlaşması, değerlerinden uzaklaşması için uğraşıyorlar. Bundan daha büyük bir suç olamaz” sözlerine yer verdi. 
 
‘Vazgeçmiyoruz her yerdeyiz’ şiarıyla alanlarda olacaklar
 
Kadın eylemleri olsun yine kadın politikalarının hayata geçirilmesi konusunda en ısrarcı olan partinin kendi partileri olduğunu vurgulayan Halide, bunu yaparken de salt bir binaya sıkına değil, tarihsel boyutunu da ele alan bir yerde durduklarını kaydetti. 25 Kasım’da Mirabal Kardeşler’in derin devlet yapısı tarafından katledildiğini, bugün kadınların yaşadıklarının da farklı bir yerde olmadığına dikkat çekti. Halide, “25 Kasım’da erkek devlet dediğimiz iktidarın kendisi şiddeti kullanmakta ısrarlıysa biz de şiddete karşı mücadele etmekte ısrarlıyız. Ülkenin içinde bulunduğu durum ve kadınların yaşadığı şiddet karşı her konuda söz söylüyoruz. Sözünü kurmadığımız, itirazını yapmadığımız bir alan yok. Şiddet bu kadar sistematik ise, bu kadar örgütlü bir şekilde üzerimize geliyorsa, ‘vazgeçmiyoruz her yerdeyiz’ şiarımızla 25 Kasım örgütlenmemizi gerçekleştireceğiz. Türkiye, Ortadoğu ve dünyaya baktığımızda yükselen bir ‘Jin jiyan azadî’ fikriyatı var. Bu söylem ve fikirle bizler de güçlü bir yerdeyiz. Evet, iktidar çoklu saldırıyor, ama bizler de çoklu direniyoruz. Bu, bizim ısrarımızdır, bu bizim vazgeçmeme kararlılığımızdır. Onlar vazgeçirmek istiyorlar, biat ettirmek istiyorlar ama 25 Kasım’da ısrarcıyız ve yaşamın her alanına bu şiarla çıkacağız” dedi. 
 
25 Kasım startı Sincan Cezaevi önünde verilecek
 
25 Kasım kapsamında yapacakları eylem ve etkinlere değinen Halide bu konuda şu bilgileri paylaştı: “25 Kasım’da Kurdistan’da ve Türkiye’de örgütlü kadın mücadelesinin bir zeminde buluşmasını sağlamaya çalışıyoruz. TJA ile birlikte Kurdistan’da ortak çalışmalar yürüterek, yaşamın her alanında buluşmalar olacak. Türkiye’de kadın platformları ve örgütleriyle birlikte hareket edip 25 Kasım planlamasını gerçekleştireceğiz. HEDEP Kadın Meclisi olarak start vereceğiz, bir Kobanê kumpas davası var. Bu Kobanê kumpas davası sadece bir yargılama süreci değil, kadın arkadaşlarımız neden yargılanıyor, neden uzun tutukluluk süresi var ve iktidar neden böylesi bir politika geliştiriyor dediğimiz de tamda bir Rojava gerçekliği var. IŞİD’e karşı mücadele eden kadınlar var, onlar bir kadın sistemi inşa ediyor, iktidar da tarafını belli etti. Özellikle 2016 yılında Kobanê kumpas davasını açarak, IŞİD’in yapamadığını yapmak istiyor. Bir yandan da Kobanê’yi savunan kadınlar yargılanıyor. Biz burada tarafımızı belli etmek istiyoruz. Çünkü bir şiddet biçimidir, bir savaşta taraf olma biçimidir.  Burada hem iktidarı teşhir etmek hem de Kobanê’yi savunan kadın arkadaşlarımızın yanında olduğumuzu göstermek, Kobanê’den vazgeçmeyeceğimizi ve kamuoyuna da mesaj vermek istiyoruz. Sonraki gün bizim bir kadın grubumuz olacak, 25 Kasım’da Eş Genel Başkanımız Tülay Hatimoğulları Cumartesi Anneleri ile birlikte olacak. Bir deprem yaşadık ve depremin şiddetini yine kadınlar yaşadı. Çukurova dediğimiz bölgede eş genel başkanımız deprem bölgesine dahil olacak.”
 
‘Özgürlüğümüzden vazgeçmeyeceğiz’
 
Şiddeti tüm kadınların yaşadığını ama farklı yaşadığına dikkat çeken Halide, “Kimimiz derinleşen yoksullukla, kimimiz ormanları yandığı için farklı bir yaşamın içine sürüklenirken, artık o yaşam bizim değil derken yaşıyoruz, kimimiz anadilimiz yasaklı olduğu için, kimimiz şiddetten kaçarken farklı şiddete maruz kalıyoruz. O yönüyle iktidarın ve erkek egemen sistemin sistematik bir şiddeti var. Ama biz de uzun zamandır mücadele yürüten ve mücadelesinde kararlı olan kadınlar olarak şunu söylüyoruz; birlikte bu şiddet politikalarını ortadan kaldıracağız. Birlikte 25 Kasım’da da örgütlülüğümüzü öreceğiz. Çok açık söylüyoruz; biz vazgeçmiyoruz, kazanımlarımızdan, eşit özgür yaşamdan, şiddetsiz bir toplumda yaşamda ısrarımızdan, savaşa karşı onurlu bir barış istemekten, tecrit politikalarına karşı mücadele ederken, tecrit altına alınmaya karşı da mücadele ediyoruz. Biz gerçekten özgürlük için tecritle mücadele ediyoruz ve özgürlüğümüzden vazgeçmiyoruz” diye konuştu. 
 
Yarın: Örgütlülüğü büyütme çağrısı

Etiketler:

Okumadan geçme!