Kobanê Davası: DTK meşru, toplantıların dinlenmesi hukuksuz!

  • 14:12 8 Şubat 2024
  • Hukuk
 
ANKARA - Kobanê Davası’nda beyanlarını sürdüren Zeynep Karaman, DTK çalışmalarının krinalize edilmesine tepki göstererek DTK’nin çalışmalarının meşru olduğunu söyledi, toplantılarının dinlenmesinin hukuksuz olduğunun altını çizdi.
 
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014 tarihinde gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 isim hakkında Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Kobanê Davası, Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki salonda devam ediyor.
 
‘DTK demokrasiyi geliştirmek için kurulmuştur’
 
Kimlik tespitinin ardından başlayan duruşma, dönemin HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi tutsak siyasetçi Zeynep’in esasa dair savunmasıyla devam etti. Soruşturma sürecinden itibaren maruz bırakıldığı hukuksuzluklara dikkat çeken Zeynep, hakkındaki suçlamalara yanıt verdi. DTK içerisindeki çalışmalarının kriminalize edildiğini ifade eden Zeynep, “Toplantılar dinlenmiş. İddiaya göre toplantılara katılanlardan birisi de benim. DTK’nin nasıl Türkiye’nin demokrasisini geliştirmek için kurulan bir kurum olduğunu uzun uzun anlattım zaten. Oraya gidip gelmek ve çalışmalarına katılmak suç olarak kabul edilemez. Toplumun faydasına yapılan çalışmalardır. Hukukta da ‘toplum faydası için yapılan çalışmaların hiç birisi suç olarak lanse edilemez’ denilmektedir. DTK meşru çalışmalar gerçekleştirmiştir” dedi.
 
‘Savcının iddialarının temeli yok’
 
 DTK toplantılarının dinlenmesinin hukuksuz olduğunu hatırlatan Zeynep, “Mesele izin almak falan da değil. Eğer DTK’nin çalışmalarından bir tehlike görülseydi bugüne kadar müdahale edilirdi. Adresi, faturaları belli. Hala çalışmalarını yürütüyor. DTK nedeniyle milletin birliği ve beraberliği bozulmadı, devletten bir parça da koparılmadı. Demek ki savcının iddialarının temeli yok” diye belirtti.
 
Gurbet kaçar kararı
 
Zeynep, savunmasında şunları söyledi: “DTK delegelerinin hepsinin suçlu olduğu söyleniyor. DTK’nin yapmış olduğu çalışmaların hepsi basının ve kamuoyunun gözü önünde yapıldı. Herkesi de çağırmışlardır bu çalışmalara. Bir dönem devletin içerisindeki bürokratları, AKP’deki yetkilileri de çağırmışlardır. Kürt sorununu; kadın sorununu, ekoloji sorununu tartışmışlardır. Bu nedenle her kesimden insanları çağırmışlardır. Bazı cezalar verilmiş ama dünya kadar beraat kararları da var. Delegelerin içerisinde Gurbet Kaçar örneği var. Yargılanmış ancak ‘DTK delegesi olmak suç değildir’ gerekçesiyle beraat etmiştir. DTK çalışmalarını meşru görmeselerdi DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle’yi İmralı’ya göndermezlerdi.
 
20 yıldır demokratik siyasetin içindeyim
 
Savcılık, somut iddialarını ispatlayacak maddi deliller olmayınca, algı operasyonlarıyla bu boşluğu doldurmuş. Savcılığın 302’e zemin ettiği Türkiye’nin birçok yerinde gerçekleşen eylemlere, olayların azmettiricisi olduğuma dair herhangi bir delil yok. Savcılık mütalaanın 95’inci sayfasında demokratik alana nasıl baktığını ve nasıl bir zeminde bu iddianameyi hazırladığını ortaya koyuyor. Demokratik siyaseti ve siyasetçileri terörize ediyor, demokratik kurumlara dönük, ‘legal görünümlü illegal’ ifadesi ise buna hizmet ediyor. Nihayetinde, iktidarın propaganda ordusu elindeki tüm olanakları kullanarak her an bu algıyı topluma pompalıyor. Aynı algı operasyonları da hakkımdaki eski davalar üzerinden savcı tarafından yürütülüyor. Demokratik alanı günah keçisi ilan ediyor. Eskiden de ordu her on yılda bir yaptığı darbelere, ‘demokrasi elbisesi bize geniştir’ bahanelerini üretiyordu. Darbe mekaniğinin sürekli canlı ve diri olması iktidar güçlerinin durduğu yer ile ilgilidir.
 
Savcı bizi özne olmaktan çıkarmış
 
Nihayetinde savcı bizi özne olmaktan çıkarmış ve hazırladıkları gizli tanıklar ile şöyle diyor: ‘Kendi başlarına tek bir karar bile alamazlar, tüm kararlarını KCK adına MYK’ye katılanlar üzerinden alırlar.’ Bu iddialar çok kez boşa çıkarıldı zaten. Tek tek bizim kişiliklerimiz şahsında aslında Kürt demokratik siyaset alanı ve aktörlerinin tümü bu yaklaşımla irade ve özne olmaktan çıkarılıyor. Hem bir yandan terörize ediliyor hem de ‘bir hiçsiniz’ deniyor. Bu çok bilinçli olarak geliştirilen bir yaklaşım. CHP ya da AKP’nin MYK toplantıları için kimse ‘bu toplantılara illegal örgütler katılmış’ diyor mu? Söz konusu Kürtler olunca atış serbest. Bizim ne zaman seçildiğimiz, PM’ye, MYK’ye ne zaman seçildiğimiz resmi olarak belgelerde mevcuttur. Devlet buna mührünü vurmuştur. Sanki ben gökten zembille indim ve HDP MYK’sına geldim. Benim siyaset içerisindeki varlığım HDP ile başlamadı ki. Ben 20 yıldır demokratik siyasetin içerisindeyim.”
 
Zeynep’in savunmasının ardından duruşmaya ara verildi.
 

Etiketler:

kobanê dava