Kobanê Davası: Olaylar Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla son buldu

  • 17:50 10 Ocak 2024
  • Hukuk
ANKARA - Kobanê Davası’nda “Kobanê düştü, düşecek” açıklamasını hatırlattığı Tayyip Erdoğan’ın bu ifadesinden 25-30 dakika sonra ilk ölüm olayının gerçekleştiği hatırlatılarak, 6-8 Ekim olaylarının PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla son bulduğu ifade edildi.
 
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014 tarihinde gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında olduğu 108 siyasetçi hakkında açılan Kobanê Davası görülmeye devam edildi. Ankara 22'nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki duruşma salonunda görülen duruşmayı DEM Parti Hukuk Komisyonu, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatları ile CHP Amed Milletvekili Sezgin Tanrıkulu takip etti.
 
Duruşma, HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş müdafisi Mahsuni Karaman’ın savunmasıyla devam etti.
 
Yargı sistemi sabıkalı’
 
AKP iktidarının 2014-2015 sürecinin ardından yargıyı kendi güdümüne aldığını söyleyen Mahsuni Karaman, “Türkiye yargı sisteminin daha önce hiç olmamış şekilde uluslararası mahkeme tarafından sabıkalı olduğu tescillendi. Bu haliyle şu an savunma yaptığımız mahkeme, itirazlara bakan tüm savcılar, hakimler, Diyarbakır 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi ve Ankara 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki savcılar, hakimler hukuken sabıkalı bir hukuk sisteminin parçaları haline geldi. Bu bizim ithamımız değil, AİHM kararıdır. Savunmalarımızı yaparken bunun bilincinde olarak size hitap ettiğimizi aklımızda tutacağız. Böyle bir sistem içerisinde istediğiniz kadar iyi niyetli hukukçular olun, adaleti tesis edeceğiniz bir karar çıkmayacak maalesef” dedi.
 
‘Meseleyi sadece 6-8 Ekim olarak ele almamak lazım’
 
6-8 Ekim olaylarının DAİŞ’in Kobanê’yi üç koldan kuşatması sonucu başladığını hatırlatan Mahsuni, “Birleşmiş Milletlerin bu konuda iki kararı var. O tarihte Türkiye’nin sıklıkla ÖSO’ya destek vermesini isteği PYD’nin Suriye hükümetine yakın durması ve bir takım politik nedenlerle birlikte Türkiye’nin DAİŞ’e yakınlaştığı algısı doğdu. Bu algıya karşılık o sırada bir çözüm süreci var. İçerideki Kürtler ise hükümetten PYD’ye destek sunmasını ve Kobanê’yi savunmak açısından destek istiyorlar. Bütün gerilim noktası bu. Kobanê bir Kürt kentidir. Bu ülkede de 20 milyon Kürt yaşıyor. Kobanê ile Suruç arası 5-6 km olabilir. Eylül ayı itibariyle Türkiye’deki herhangi bir siyasetçi kamuoyuna bu konuda bir çağrı yapmamışken, toplumda protestolar başlamış durumda. Meseleyi sadece 6-8 Ekim olarak ele almamak lazım” diye belirtti. 
 
Süreç nasıl gelişti?
 
Mahsuni beyanlarına şöyle devam etti: “Çözüm sürecinin ana aktörlerinden birisi HDP. Haliyle bu sürecin ruhuna uygun tutumun beklenmesi, HDP eş başkanları üzerinden deklare ediliyor ama bunların hiçbiri başarıya ulaşmıyor. 29 Ekim günü açılan koridor neden 5 Ekim’de açılmadı meselesinde kim sorumludur? Bilemeyiz ama 6 Ekim gününe kadar Türkiye o koridoru açmadı. Kobanê’de binlerce insan soykırım tehlikesi altında kaldı. Bunu Türkiye’de biliyordu. Bu başarısız olunca HDP MYK tarafından iki adet tweet atılıyor. Ortaya çıkan manzaraya karşı ‘ne iyi oldu’ diyen yok. Bu kadar insanın ölümüne üzülmenin dışında bu insanların ölümüne sebep olmakla yargılanmaları karşısında duydukları üzüntüyü dile getirdiler.
 
‘Erdoğan’ın konuşması sonrası ilk ölüm!’
 
6 Ekim günü saat 20.20’de atılan ilk tweet’ten sonra sokaklarda hiçbir hareketlilik yok. Ertesi gün öğlene kadar, akşama kadar hiçbir şey yok. Erdoğan’ın İslahiye’de yaptığı bir konuşma var; ‘Kobanê düştü, düşecek’ dedi. Orada bıyık altından gülüyor muydu, yoksa üzüntüsünü mü dile getiriyordu emin değilim. Sokak bu açıklamayı başka bir şekilde anladı. Türkiye’nin o güne kadar sergilediği halin ardından Erdoğan’ın cümlelerinin bir infiale sebebiyet verdiğini anlamak için siyaset uzmanı olmaya gerek yok. Açıklamadan 25-30 dakika sonra ilk ölüm olayı gerçekleşiyor.
 
‘Olaylar Abdullah Öcalan’ın çağrısı ile son buldu’ 
 
Polis tarafından öldürülen Hakan Buksur olayıdır. Daha sonra bu olaylar gelişiyor. Bugün bu kadar kıyamet kopardığımız, her seçim döneminde ‘katil’, ‘terörist’ olarak suçladığımız siyasetçiler varken, o gün itibariyle sürece zarar verilmek istenmediğini görüyoruz. Olaylar Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla son buldu. İkinci olarak 29 Ekim’de koridorun açılarak peşmergenin geçişine izin verilmesidir. Bu kriz kötü ve geç de olsa yönetiliyor ve süreç kurtarılıyor.”
 
Mahsuni savunmasını sürdürürken araya giren mahkeme başkanı, duruşmaya öğle arası verdi. 
 
Duruşma aranın ardından Mahsuni, savunmasına devam etti. 
 
'Mütalaaya göre Erdoğan ‘terör örgütüne’ yardım etti'
 
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın PYD’ye dair yaptığı açıklamalarının yer aldığı mütalaanın 555 sayfasını okuyan Mahsuni, “Bunu yazan iddia makamı biraz kendine dikkat etsin. Cumhurbaşkanı Erdoğan buna göre terör örgütü olarak gördüğü PYD’ye aslında yardım ediyor. 19 Ekim’de terör örgütü” dediyse de 29 Ekim’de de koridordu açtı ve yardım yaptı’ deniyor. Bu doğrudan savcı beye ya da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başına iş açacak bir meseleye dönebilir. Sonrasında ‘DAİŞ’in Kobanê’ye doğru saldırısında Türkiye yardım etmek istemese de sonrasında geçişlere izin vermek durumunda kalmıştır’ ibaresi geçiyor. Hakikaten şaşırtıcı” diye vurguladı.
 
'Burada gerçekten bir çağrı mı var?'
 
“Dolmabahçe görüşmelerinin ardından Çözüm Süreci’nin ivmesi aşağı doğru kaydı. Süreç rafa kaldırıldı ve bunun 6-8 Ekim ile ilgisi yoktur” diyen devam eden Mahsuni, “Eylül ayının sonlarına doğru Demirtaş Amerika’da bir gezide. O sırada Davutoğlu müvekkilimi arıyor ve görüşmek istiyor. Davutoğlu’nun müvekkile verdiği randevu tarihi 1 Ekim’dir. Müvekkil görüşme gündemi bu olduğu için önce Kobanê’ye gidip incelemeler yapıyor, herkesin taleplerini alıyor ve hazırlanıp görüşmek için geri dönüyor. Günü birlik bir ziyaret. 30 Eylül tarihli bir ziyaret. İddia şu; Kobanê dönüşünde Demirtaş açıklama yapıyor. Diyor ki, ‘Bu bir minnet değildir, bu bir yalvarma değildir. Tarihi direnişe hep birlikte katılalım ki tarihi ittifak ve birlik oluşturma fırsatımız olsun.’ Müvekkilin iddianameye alınan kısmı bu kadar. Daha sonra tanıklara söylettirirken, Demirtaş’ın bu açıklamayı kendisine gelen bir talimat sonucu yaptığı iddia ediliyor” ifadelerini kullandı.
 
Mahsuni, sonrasında Selahattin Demirtaş’ın o gün yaptığı açıklamanın görüntülerini izletti. Mahsuni, “Bu konuşma 25-26 dakika. Bu konuşmayı Ankara’nın Kızılay’ında, Paris’in Şanzelize’sinde dinletin. Türkçe bilen her insan iki şey çıkarır. ‘Kobanê zor durumdadır. Bir siyasetçi Türkiye’den bir talepte bulunuyor ve uluslararası bir sesleniş yapıyor’. Bunun dışında hiç kimse bunu farklı anlayamaz. Kamuran Yüksek ya da Duran Kalkan’ın böyle büyük zahmetlere girmesine gerek yok ki. Burada gerçekten bir çağrı mı var?” diye sordu.
 
Ahmet Davutoğlu Selahattin Demirtaş görüşmesi
 
Mahsuni, dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun 1 Ekim 2014’te yaptığı “Bizim hakkımızda DAİŞ’e destek veren hükümet algısı oluştu. Bunu değiştirmemiz lazım. Kürtler bizim kardeşimiz, Kobanê’ye her türlü yardımı yapmaya hazırız” açıklamasını hatırlattı ve Davutoğlu’nun, Demirtaş ile gerçekleştiği görüşmede, PYD Eş Başkanı Asya Abdullah’ın kendisiyle görüşme talebini kabul ettiğini ifade ederek görüşme sonrası basına yansıyan açıklamaların görüntülerini mahkeme heyetine izletti. Karaman, “PYD merkezi hükümete yakındı. Çatışmasızlık durumu vardı ama Türkiye’nin isteği ÖSO’ya dahil olmasıydı. Gerilim noktası ve Türkiye’nin isteksizliği bundan kaynaklanıyordu. İzlediklerimiz bir film değil, bunlar yaşandı. Bütün bunları Türkiye izledi. Bunlar hiç olmamış gibi bu görüşmeleri örgüte bağlayıp aniden ‘HDP bir çağrı yaptı’ demek haksızlık olur” dedi.
 
‘O gün koridor açılsaydı…’
 
Selahattin Demirtaş ile Ahmet Davutoğlu görüşmesine dair Anadolu Ajansı’nın (AA) hazırladığı haberi okuyan Mahsuni, Ahmet Davutoğu’nun mahkemeye gelip yaşananları anlatmasını istediklerini dile getirerek, “O gün inisiyatif kullanarak o koridor açılsaydı; bugün hiçbiri tartışılmayacaktı. Ama bu kurt ve kuzu meselesi. Kürt siyaseti tasfiye edilmek isteniyorsa başka bir yerden meseleyi yine bu mecrada herhâlde tartışıyor olacaktık” diye konuştu.
 
Duruşma yarın saat 10.00’da devam edecek.
 

Etiketler:

kobanê dava